The Integral Institute Danışmanlık, Kurucu & CEO, Best Seller, “Better Leaders, Better Teams” Yazarı Sami Bugay Fikir Liderleri Dergisi‘nde yazdı: Sürdürülebilirliğin Farklı Boyutları…
“Ülke olarak hepimizin şahit olduğu süreç, sadece deprem bölgesinde değil; kendi iç dünyamızda da bir deprem ve buna bağlı yıkım yarattı.”
Uzun zamandır başımıza gelen felaketlerden bir tanesini 6 Şubat’ta yaşadık. Aradan yaklaşık 20 gün geçtikten sonra destek olmak için sahaya gittiğimde karşılaştığım manzara kelimelere dökülmeyecek kadar yürek parçalayıcı ve düşündürücüydü. Fiziksel olarak şahit olduğum, ülke olarak hepimizin şahit olduğu süreç, sadece deprem bölgesinde değil; kendi iç dünyamızda da bir deprem ve buna bağlı yıkım yarattı.
Hayatta karşılaştığımız birçok zorluk ve birçok kırılma anı var. Bunları yaşadığımız her evrede ayağa kalkıp devam edebilmek, yaşadıklarımızdan ders alabilmek, bunların tekrar başımıza gelmesinden kendimizi korumak için önlemler almak bireysel hayatımızda yapmayı becerebildiğimiz, bir yetişkin olarak kendi başa çıkma yöntemlerimizi bulduğumuz ve hayatta kalmaya devam ettiğimiz bir tecrübe olarak bireysel tarihimizde yerini alıyor.
“Depremler çevreyi önemli ölçüde etkileyebilir. Aynı şekilde içsel depremlerimizin de birlikte yaşadığımız, ilişkimizi sürdürdüğümüz ailemize, arkadaşlarımıza, iş ve özel dünyamızda birlikte olduğumuz kişilere de etkileri vardır.”
Şahit olduğum ve benim üzerimde derin etkiler bırakan bu olay aynı zamanda farklı boyutlardaki sürdürülebilirlik konusunu bir kez daha gündeme getirmeme sebep oldu. Kurumsal hayattaki farklı yöneticilik deneyimlerinde en çok altını çizdiğim, liderlere ve takımlara koçluk yaptığım süreçlerde de en çok konuştuğumuz başlıklardan bir tanesi olan sürdürülebilirlik hem depremden etkilenen bölgedeki kardeşlerimiz, hem de ekonomimiz, şehirlerimiz ve ortak geleceğimiz için çok önemlidir.
Bu bağlamdan baktığımda gerek yüzleştiğimiz doğal afet gerekse bunun etkilerini nasıl yönetiriz sorusuna ve buradan yapacağımız gerek bireysel gerekse ortak çıkarımlarla bu konuyu hayatımızı daha nasıl yansıtırız, içinde bulunduğumuz sistemlerdeki depremlerle nasıl başa çıkabiliriz ve hayatımızı sürdürülebilir hale getiririz sorusuna aradığım yanıtların bir özeti oldu.
Yukarıda belirttiğim perspektiften bakarak paylaşımlarımı ve çıkarımlarımı okumanızı bu noktadan hareketle de gerek bireysel, gerek aile ve gerek ait olduğunuz farklı topluluklarda bir eylem planı hazırlığı yapmanızı öneririm. Gerek fiziksel, gerekse duygusal ve ruhsal olarak bir deprem meydana geldiğinde bireyi, toplulukları, altyapıyı ve çevreyi harap edebilir. İlk odak noktası doğal olarak, acil durum müdahalesi ve kurtarma çabalarıdır ancak bir deprem sonrasında sürdürülebilirliğin nasıl yönetileceğini düşünmek de önemlidir. Sürdürülebilir yönetim, etkilenen bölgenin uzun vadede iyileşebilmesini ve gelişebilmesini sağlamak için hayatidir.
Bu noktadan hareketle karşılaştığınız yıkımdan sonra ilk yapmaya ihtiyaç duyduğumuz şey, başımıza gelenin bizde ne tür hasarlara sebebiyet verdiğinin tespitini yapmak, eğer fiziksel bir depremle karşılaştırırsak bina, altyapı ve doğal kaynaklar üzerindeki etkilerini net olarak tüm çıplaklığıyla görmek için bir kontrol listesi oluşturmamız değerlidir. Aynı şekilde duygusal ya da ruhsal bir yıkılma ile karşılaşırsak da etkilerini fark edebileceğimiz bir referans listesi oluşturmamız hayatidir.
İçsel ya da dışsal; karşılaştığımız depremlerin çevremize de ciddi bir etkisi vardır. Depremler, heyelanlar, toprak erozyonu ve doğal yaşam alanlarına verilen hasar dahil olmak üzere çevreyi önemli ölçüde etkileyebilir. Aynı şekilde içsel depremlerimizin de birlikte yaşadığımız, ilişkimizi sürdürdüğümüz ailemize, arkadaşlarımıza, iş ve özel dünyamızda birlikte olduğumuz kişilere de etkileri vardır. Bu etkilerin neler olduğu ve bizim üzerimizden çevremize ne şekilde yansıdığı da önemlidir. Haberin içinden geçtiğimiz süreçle ilgili noktaları ifade etmek ve bununla ilgili çevremize vereceğimiz etkileri konuşuyor olmak sürecin içerisinden geçerken içinde bulunduğumuz, ait olduğumuz ve bize değer veren kişileri de bilgilendirerek konuyu yaşıyor olmamız, birçok yanlış anlamanın önüne geçmemizi ve ihtiyaç duyduğumuz kaynaklara daha rahat ulaşmamızı sağlayacaktır.
Aynı fiziksel depremlerde olduğu gibi bir depremden sonra etkili ve sürdürülebilir yönetim, toplumun katılımını gerektirir. Topluluk üyeleri, depremin etkisi ve topluluğun ihtiyaçları hakkında değerli bilgiler sağlayabilir. Ayrıca karar verme süreçlerine dahil olabilir ve iyileşmede aktif rol oynayabilirler. Bu, kurtarma çabalarının toplumun ihtiyaçları ile uyumlu hale getirilmesine ve toplumun sürece dahil olmasına yardımcı olabilir. Bu sayede içsel depremlerimizde de ihtiyaç duyduğumuz kaynaklara ve dayanışmaya erişebiliriz.
“Gerek fiziksel gerek içsel bir depremden sonra sürdürülebilirliğin yönetilmesi, etkilenen kişi, takım, organizasyon ya da bölgenin uzun vadede iyileşebilmesi ve gelişebilmesi için çok önemlidir.”
Bir depremden sonra sürdürülebilir yönetimin temel hedeflerinden biri dayanıklılık oluşturmaktır. Bu, etkilenen bölgenin gelecekteki felaketlerle başa çıkmak için daha donanımlı olmasını sağlamak için adımlar atmak anlamına gelir. Bu, altyapıya yatırım yapmayı, acil durum hazırlığını geliştirmeyi ve afet riskine katkıda bulunan çevresel faktörleri ele almayı içerebilir. Direnç oluşturmak, gelecekteki felaketlerin etkisini azaltmaya yardımcı olabilir ve etkilenen bölgenin daha hızlı iyileşebilmesini sağlayabilir.
İçsel olarak karşılaştığımız depremlerde de bu tecrübeden edindiğimiz kazanımları bir öz değerlendirme olarak yazıya dökmek ve söze dökmek, ileride karşılaşabileceğimiz zorluklara şimdiden bir ön hazırlık yapıyor olmamızı ve hayatın getireceği sürprizlere zihinsel duygusal ve ruhsal bir şekilde hazırlanmamızı mümkün kılacaktır.
Aynı deprem sonrası ilerlemeyi izlemek ve stratejileri ayarlamanın önemli olması gibi birey, takım ya da organizasyon olarak da değişimleri izlemek, değişen risk durumlarını mercek altına alıp bunlar için adaptasyon senaryoları oluşturabilmek çok değerlidir. Bu, ilk müdahale olan kurtarma çabalarının pratikleştirilmesini ve etkilenen birey, takım veya bölgenin uzun vadeli sürdürülebilirliğe doğru ilerlemesini sağlamaya yardımcı olur.
Sonuç olarak, gerek fiziksel gerek içsel bir depremden sonra sürdürülebilirliğin yönetilmesi, etkilenen kişi, takım, organizasyon ya da bölgenin uzun vadede iyileşebilmesi ve gelişebilmesi için çok önemlidir. Bu, hasarı değerlendirmeyi, sürdürülebilir bir iyileştirme planı geliştirmeyi, çevresel etkiyi göz önünde bulundurmayı, toplumu dahil etmeyi, direnç oluşturmayı ve ilerlemeyi izlemeyi gerektirir. Ancak bu adımları atarak etkilenen kişi, takım, organizasyon ya da bölgenin fiziksel ya da içsel depremi atlatmasını ve daha sürdürülebilir bir gelecek inşa etmesini sağlayabiliriz.
Yorum yaz
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.