“Departmanımızın amacı, ilaç değer zincirinin bir parçası olarak; fiyatlandırma, geri ödeme süreçleri, pazarda ürünlerin sürekliliğini sağlamak ve buna ek olarak hasta tedavi yolculuğunun herhangi bir aşamasını iyileştirmek dolayısıyla sağlık hizmetlerinde ilerlemeye katkı sağlayacak projelere çeşitli paydaşlarımız ile birlikte imza atmak diyebilirim.”
Fikir Liderleri Dergisi Eylül sayısı yayımlandı ve dağıtımda. Eylül sayısının sektörel ana dosya konularından “Ruhsatlandırma, pazara erişim ve kamu ilişkileri” okurundan büyük ilgi görüyor. Sektörel bir dergi olduğu için uyum kuralları gereği sadece ilaç endüstrisi yöneticisi ve hekimlere ulaşan Fikir Liderleri Dergisi’nin bilimsel konularının dışındaki sektörel konularını çok sayıda okuyucu merak ediyor. Bu amaçla, Amgen Türkiye Pazar Erişim, Sağlık Politikaları ve Kurumsal İlişkiler Direktörü Dr. Bilgen Dölek ile gerçekleştirilen röportajı sitemize taşıdık.
F. L: Sizi tanıyabilir miyiz? Profesyonel kariyerinizden ve ilgi alanlarınızdan bahseder misiniz?
Dr. B. Dölek: Amgen Türkiye Pazar Erişim, Sağlık Politikaları ve Kurumsal İlişkiler Direktörüyüm. Lisans, yüksek lisans ve doktora öğrenimimi İstanbul Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nde tamamladım. Yüksek lisans ve doktora çalışmalarım süresince, TÜBİTAK MAM Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü ile Düzen Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi’nde birim sorumlusu olarak görev aldım. Bu süreçte, farklı genetik hastalıkların tanı ve tedavisinde biyoteknolojik yöntemlerin uygulanması ile ilgili gerçekleştirilen projelere katıldım ve bu alanda çeşitli bilimsel yayınlarım oldu. Genetik doktoru olduğum için akademik kariyerim, Türkiye’deki kalıtsal hastalıkların araştırmalarına yönelik başlamıştı. Yaklaşık 5 yıllık bir kariyerin sonrasında ilaç endüstrisi ile tanıştım ve 15 yıldır farklı görevlerde; medikal, satış-pazarlama direktörlüğü ve ardından mevcut görevimde yer aldım. 10 yıldır çeşitli global şirketlerde yönetim ekibinde yer alıyorum.
Direktörlüğünüzün amacını ve faaliyet alanlarını anlatır mısınız? Organizasyonun tümüne baktığımızda direktörlüğünüz için nasıl bir hareket alanı söz konusu? Amgen, bilim odaklı bir biyoteknoloji şirketidir. Türkiye’de amacımız, ciddi ve tedavisi zorlu hastalıklar ile mücadele eden hastalarımızı, yüksek teknolojik yöntemler ile geliştirilmiş ve üstün kalite sistemleriyle üretilmiş ürünlerimizle buluşturmaktır diyebilirim. Özellikle kompleks ve dinamik sağlık hizmetleri ortamlarına sahip gelişmekte olan ülke ve pazarlarda, pazara erişim birimlerine olan ihtiyaç giderek artıyor. Gelişmekte olan pazarlar günümüzde büyümenin lokomotifi olduğundan pazara erişim yükselen bir değer olarak görülmekle beraber, ilaç şirketleri için kritik öneme sahip.
Pazara erişimin temel amacı, yeni bir üründen yararlanacak tüm uygun hastaların, doğru fiyat ile sürekli olarak yeni tedaviye erişimini mümkün kılmak. Departmanımızın amacı, ilaç değer zincirinin bir parçası olarak; fiyatlandırma, geri ödeme süreçleri, pazarda ürünlerin sürekliliğini sağlamak ve buna ek olarak hasta tedavi yolculuğunun herhangi bir aşamasını iyileştirmek dolayısıyla sağlık hizmetlerinde ilerlemeye katkı sağlayacak projelere çeşitli paydaşlarımız ile birlikte imza atmak diyebilirim.
Yeni ürünlerin pazara erişim süresinde ve ruhsat yolculuğunda hasta erişimi ve ticari başarı için optimum temel oluşturan, şirketin uzun dönem stratejilerine yön veren bir birim olarak faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Hastaların etkililiği yüksek ilaçlara en doğru fiyat ile ulaşmalarını ve ilaca erişimlerinin sürekliliğini sağlamak için gerçek yaşam verilerini, sektördeki yenilikleri ve güncellemeleri sıkı sıkıya takip ediyoruz. Yaşlanma, epidemiyolojik değişim, teknolojik gelişmeler, gelişen hasta beklentileri ve bütçe kısıtlamaları gibi olgular tüm dünyada artıyor. Sağlık sistemlerinde yenilikçi yaklaşımları izlemek, karar verme süreçlerinde rasyonaliteyi geliştirmek, ürün etkinlik ve etkililiklerini iyileştirmek gibi bir ürünün değerini ortaya koyan çoklu kriterlerin bir arada değerlendirilmesini sağlayan modellerin hayata geçirilmesi önemli.
Bununla birlikte, yaptığımız her aktivite ve projenin tam merkezinde hastalarımızı tutarak, ülkemizde ve içinde bulunduğumuz bölgede “eğitimden bilime” amacıyla sosyal sorumluluk projelerini hayata geçirmeyi de önemsiyoruz. Bu departman organizasyon içinde tahminlerden, ürünün pazarda bulunabilirliğine kadar uzun bir yelpazede görev alıyor. Dolayısıyla lansman öncesinde başlayan medikal, pazarlama ve ruhsat departmanları ile ilerleyen iş birliği, ürünün pazara erişimi yani hastaya erişimine kadar geçen tüm süreç ve sonrasında da devam ediyor.
Direktörlüğünüzün Amgen’de ulusal ve global fonksiyonları neler? Pozisyonunuz size hangi so- rumlulukları yüklüyor? Pandemi sürecinde direktörlüğünüze aktif roller düştü mü? Pazar erişim departmanı olarak şirket içinde stratejik bir konumda yer alıyoruz. Tüm ilgili departmanları bir araya getiren bir yapıya sahibiz. Sadece bugünü değil, önümüzdeki süreçleri öngörerek stratejik planlamalara katkıda bulunuyoruz. Gelecek vadeden yenilikçi yaklaşımları şirketimize entegre etmeye çalışan, dijital inovasyonları tüm çalışma modeline uygulayan bir noktada yer alıyoruz. Bu nedenle şirketimizde, pazara erişim birimi, Ar-Ge’den medikal süreçlere ve ticari başarıya kadar uzanan tüm süreçlerde önemli bir yapı taşı rolünü üstleniyor. Değişime ve yeniliğe açık olmanın, adaptasyon ve uyumun, belirsizlik altında stres yönetiminin ve iletişim beceri düzeyinin özellikle pandemi koşullarında ne kadar önemli yetkinlikler olduğunu bir kez daha gördük. Pandemi süreci ile birlikte sağlık sektöründeki tüm süreç döngülerinde olduğu gibi, geri ödeme ve pazara erişimde de yenilikçi ve çevik yaklaşımın tüm dünyada öne çıktığını gözlemliyoruz.
Değişen hızlı gündemi ve ülke regülasyonlarını sürekli takip etmek, esnek ve açık fikirli bir çalışma ortamında takım çalışmasına yatkın olmak, gelişime açık olmak kritik. Bu noktada departmanımız pandemi döneminde de önemli bir rol oynadı. Bu rol, ülkenin bağlı olduğu global organizasyonlar ile lokalde bulunan paydaşlar ve süreçlerin eşzamanlı yönetimini yapıyor diyebiliriz. Dolayısıyla ürünlerin doğru zamanda doğru hasta grubu ve hem etkin hem de yenilikçi yöntemler ile bulunmasını sağlıyor. Pandemi sürecinde, sadece bu direktörlük değil hemen hemen tüm yönetim üyelerimiz ve beraberinde ekiplerimiz, ürünlerimizin hastalarımıza erişiminde aksaklık olmaması adına özveri ile çalışmalarına devam etti. İş yapış şekilleri değişse de iş bakış şekilimiz hep hasta yararına oldu. Bu amaçla da dünyada sıkça duyduğumuz, yakın zamanda Türkiye’de de daha çok sayıda hayata geçmesini umduğumuz “Hasta Destek Programları” üzerine çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
İlaçların pazara erişim süreçleri açısından ülkemizdeki durumu dünya ile nasıl kıyaslarsınız? Kamu ilişkileri açısından neler söylersiniz? Pazara erişim ve kamu ilişkileri yönetiminde gelecekle ilgili öngörüleriniz neler? Türkiye’de ilaca erişim süresi Amerika ve Avrupa ülkelerine nazaran daha uzun. GMP (İyi Üretim Uygulamaları) önceliklendirme ardında ruhsat süreçleri ve tabii ki geri ödeme süreçleri ile ilerleyen yolculuğun yaklaşık 4 yıl sürdüğünü söyleyebiliriz. Bununla birlikte EFPIA (Avrupa İlaç Sanayii Dernekleri Federasyonu) raporu, Türkiye’de yenilikçi ürünlere erişim oranlarının yaklaşık %15- 18 olduğunu gösteriyor. Bu süreçleri optimal sürelere çekmek ve daha fazla yenilikçi ürünün ülkede erişilebilirliğini sağlamak adına inovatif kontrattan sağlık teknoloji değerlendirmelerine, buradan çoklu kriterleri karar analizlerine kadar farklı modeller üzerinde paydaşlarımız ile birlikte çalışmaya devam ediyoruz.
Yenilikçi tedavilere ve sağlığa ülke olarak yapılan yatırımlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Henüz altyapının ve veri bazlı değerlendirmelerin yeteri kadar pratik uygulamalarda yerini alabildiğini söyleyemeyiz ancak her geçen gün buradaki iyileştirme alanlarının ve parametrelerinin belirlenmesi üzerine paydaşlarımızın da özenle çalıştıklarını düşünüyoruz.
İnovatif ilaç geliştirme ve üretme konusunda tüm paydaşlara ve otoriteye ne gibi önerileriniz olur Biyolojik araştırmaların altın çağını yaşadığı bir dönemdeyiz. Günümüzde kimyasal içerikli ilaçlardan biyoteknolojik ürünlere doğru ciddi bir evrilme var. Dünyada sağlık sektörünün gündeminde biyobenzer ilaçlar yer alıyor. Türkiye de bunun farkında. Türkiye ilaç sektörü, daha fazla inovatif ve katma değeri yüksek ürün üretme ihtiyacı duyuyor. Karmaşık yapıdaki üretilmesi zor olan biyolojik ilaçların en üst kalitede üretilmesi gerekiyor. Biz kaliteyi ön planda tutan bir şirket olarak bunu başarabilmek ve buradaki üretim tesislerimizi Amgen standartlarına getirebilmek için sürekli olarak ilave yatırımlar yapıyoruz.
Türkiye ilaç endüstrisi dünyada farklılaşan dinamiklere ayak uyduruyor. İlaca erişimin istikrarlı ve sürekli olmasını sağlamak özellikle ciddi hastalıklarla mücadele eden hastalar ve hasta yakınları için son derece önemli. İnovatif ürün geliştirmek ve pazara sunmak, özellikle de biyolojik / biyoteknolojik bir üründen bahsediyorsak, oldukça kompleks bir süreci konuşuyoruz demektir.
Amgen olarak hedefimiz; yüksek kalitede, güvenle üretilen ve etkin biyobenzerler üreterek, hastalar için daha fazla tedavi seçeneği sağlamak ve daha sürdürülebilir bir sağlık sistemine katkıda bulunmak. Dünyada biyoloji ve teknolojinin ikiz devrini yaşadığımız şu dönemde AI (yapay zeka) tabanlı araştırma geliştirme çalışmaları, NASA ile ortak yürütülen protein 3 boyutlu yapı konfigürasyonları, üretim aşamasında uygulanan akıllı üretim tesisleri, 250’ten fazla kritik kalite faktörünün uygulamaya geçirildiği tamamlama süreçleri ile oldukça yoğun emeğin ortaya konduğu aşamalar silsilesi demek çok doğru olur. Bu değerlerin hasta faydası gösterildiği andan itibaren en erken süreçte optimal erişim koşulları ile hastalarımızın hizmetine sunabiliyor olmamızın, bilim şirketleri kadar ortak amaç güttüğümüz otoritedeki paydaşlarımızın da sorumluluğu olduğunu hatırlatmak isterim.
Yorum yaz
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.