KUZU KURTLARA EMANET EDİLİR Mİ?!
Prof. Dr. Elif Dağlı – Sağlığa Evet Derneği Başkanı
Tek mali desteği tütün endüstrisi olan bir vakıf Türkiye’de projelere fon sağlamağa başladı.
Bu projelerin tütün endüstrisinin hedeflediği gibi Türkiye pazarının yeni nesil ürünlere açılması ve tütün kontrolü politikalarında endüstrinin söz hakkı olması sonucunu doğurmasından endişe duymaktayız.
Dumansız Dünya Vakfı’nı tanıyalım;
2017 yılında ABD’de vergiden muaf, özel, bağımsız olduğunu iddia eden bir vakıf kuruldu.
Vakfın kuruluş amacı tütün kullanımının ve sigara ilişkili ölümlerin azaltılması görünüyordu. Başına da daha önce Dünya Sağlık Örgütünde bu konuda çalışmış bir uzman getirildi.
Ama vakfın tek geliri büyük bir tütün firmasından geliyordu. Bu tütün devi vakfa 2018 yılından itibaren 12 yıl boyunca her yıl 80 milyon dolar ödemeye söz vermişti.
Herkes tek gelirini tütün firmasından elde eden vakfın nasıl “bağımsız” olacağını ve tütünle mücadele edeceğini merak ediyordu. İki bağımsız inceleme sonrası vakfın bağımsız olamayacağı anlaşıldı.
Vakfın amacı zarar azaltma, sigara yerine daha az zararlı ürünlerin kullanılmasını sağlamaktı. Bir süre sonra büyük tütün firmaları da sigara işini bitireceklerini ve yeni nesil ürünlere geçeceklerini açıkladılar.
Tütün firması ile kamunun ve sivil toplumun ilişkisi bizim de kanunumuz olan Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi ile yasaklanmıştır. Araya konan vakıf bu gerçeği değiştirmez.
Keza vakfın birkaç yıl önce İstanbul’da sağlık çalışanlarını da davet ettiği toplantı Valilik tarafından durdurulmuş ve dünyaya örnek olmuştur.
Vakıf gelirlerinin önemli kısmını değişik ülkelerde amacına uyan projelere yatırmaya başlamıştı. 2021 yılında 132 projeye 120 milyon dolar destek vermiştir. Ülkemizde de etkinliğini sürdüreceği anlaşılmaktadır. Halk sağlığı ile tütün endüstrisi çıkarları bağdaşamaz.
Projelerin durdurulmasını talep ediyoruz.
YENİ NESİL TÜTÜN ÜRÜNLERİ NASIL DÜZENLENMELİ?
Efza Evrengil – Sağlığa Evet Derneği Üyesi
Son 10 yıldır dünya sigara piyasası yılda % 2-3 oranında kan kaybediyor. Küresel tütün kullanım sıklığı 2000 yılında % 33 iken, 2015’te % 25’e düştü. 2025’te % 21’e gerileyeceği tahmin ediliyor. Tütün endüstrisinin, yani sayısı bir elin parmaklarını geçmeyen ulusötesi sigara şirketlerinin, bu gidişata dur diyebilmek için temel stratejisi: yeni nesil tütün ve nikotin ürünleri.
Günümüzde bu ürünlerin nasıl düzenleneceği konusunda kıyasıya bir mücadele yaşanıyor. Mücadelenin bir tarafında, ticari çıkarlarının peşinde tütün endüstrisi, diğer tarafında halk sağlığını savunan tütün kontrolü savunucuları var.
Son yıllarda, çeşitli yeni ürünler dünya piyasasında boy gösteriyor. Türkiye’de de var bunlar. Tamamı yasadışı, kaçak. Arkasında kim var diye bakınca tütün endüstrisi çıkıyor. Daha birkaç yıl önce, küresel piyasada ağırlıklı olarak orta ölçekli işletmeler vardı. Ama, artık satın almalar ve ürün geliştirme çalışmalarıyla, ulusötesi şirketler piyasaya hakim hale geldi.
Günümüzde en fazla ticarileştirilen kategoriler: e-sigara, ısıtılan tütün ürünü ve bunların hibrid türevleri. Bu üçü ve geleneksel sigara arasında, içeriği, kullanımı, bağımlılık yapıcılığı, birey ve toplum sağlığı üzerindeki etkileri bakımından aslında önemli bir fark yok. Bilimsel çalışmalar, bu ürünlerin olumsuz sağlık etkilerinin yanı sıra, toplumsal ölçekte tüketimi arttırıcı etkileri olduğunu gösteriyor. Endüstri ise, ısıtılarak tüketmeyi ön plana çıkartarak, bunları “zarar azaltım ürünü” veya “potansiyel zarar azaltım ürünü”, hatta “bırakmaya yardımcı ürün” diye pazarlıyor. Tamamı bilimsel dayanaktan yoksun iddialar.
Yılda yaklaşık 500 milyar dolarlık küresel tütün ürünü pastası söz konusu. Bunun % 95’i hâlâ sigaradan. Yeni nesil ürünler şimdilik % 5’lik bir paya sahip. Endüstri yatırımcıları ile yaptığı iletişimde, dünyadaki 1 milyardan fazla tütün kullanıcısını işaret ederek, yeni ürün pazarlaması için büyük hacimsel fırsat olduğu müjdesi veriyor. Onlar açısından, bütün mesele, sigaradaki daralmayı fırsata çevirmek. Satış artışı grafikleri ve satış hedefleri, amaçlarının hiç de iddia ettikleri gibi sağlık olmadığını, aksine şirket kârlarını sürdürmek olduğunu gösteriyor.
Ürünleri zarar azaltım iddiasıyla zorla dünya piyasalarına sokma stratejisinin bazı sonuçlarını bu grafikten görebiliriz. Polonya’da 13-15 yaş grubu gençlerin % 23’ü, Ukrayna’da % 18’i, Bulgaristan’da % 11’i e-sigara kullanmış son 30 gün içinde, 2015-17 verilerine göre.
Yeni nesil ürünler 3 şekilde düzenlenebilir:
Yasaklama | Tütün ürünü gibi düzenleme | Ilımlı, teşvik edici düzenleme | |
Savunucular | Halk sağlığını önceleyen tütün kontrolü camiası (DSÖ + ulusal ve uluslararası sağlık meslek örgütleri) | Vergi gelirini önceleyen kamu yönetimi | Ticari çıkarını önceleyen tütün endüstrisi + endüstri güdümünde liberal kurumlar |
Uygulayan ülkeler | Brezilya, Hindistan vd. | AB | YOK |
Olası etki | Tütün ürünü arzını denetim altında tutarak talep yönlü önlemlere işlerlik kazandırılması, tüketimin ve tütüne bağlı hastalık ve ölümlerin azalması | Tütün kontrolü önlemlerinin etkisinin azalması | Tütün kontrolü kazanımlarının silinmesi |
Talep yönlü önlemlerin etkisizleşmesi, tütün ürünü arzının genişlemesi, dual kullanım, gençlere cazip aromalar ile tüketimin kışkırtılması, bağımlılık, hastalık ve ölüm sarmalının artarak devam etmesi |
Yasaklama ile kastımız çok net ve basit bir düzenlemedir. Diyoruz ki, tüm yeni tütün ve nikotin ürünlerinin, bütün aksamlarıyla birlikte, üretimi, iç ve dış ticareti, piyasaya arzı ve satışı yasaklansın, cezai yaptırımlar belirlensin.
Bunu sadece biz söylemiyoruz. DSÖ Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi’nin taraflar konferansı da önde gelen uluslararası kurumlar da aynı şeyi savunuyor, ülkelere satış yasağı tavsiyesinde bulunuyorlar.
Zaten, aklı başında olan hiçbir hükümet, hiçbir sağlık bakanlığı, piyasaya yeni tütün ürünü girişi istemez, buna izin vermez. Ürün çeşitliliğinin tüketimi arttırdığını bilir. Özellikle genç nüfusta tütün kullanımının önlenmesi gerektiğini bilir. Aromaları ürünlere hayır der. Piyasada alternatif ürünlerin olmasının dual kullanımı teşvik edeceğini bilir. Öyleyse, bu ürünlerin bir ülkenin piyasasına girişi ancak tütün endüstrisi müdahalesi ile olur. İşte, asıl sorunumuz bu müdahaledir.
Tütün kontrolü ve tütün endüstrisi bir arada duramaz, bunlar birbirinin antitezidir.
Tütün kontrolü | Tütün endüstrisi | |
Dayanak | Bilimsellik ve sağlık hakkı | Hissedarların kâr ve sermaye birikimi beklentisi |
İlkeler | Esenlik sağlama, zarar vermeme, ihtiyatlılık | Ticari çıkar |
Yöntem | Bilimsel kanıt/analiz | · Sahte bilim, böl-yönet · Politikaya müdahale, lobicilik |
Tütün tüketimi karşısında tutum | Mevcut politika ve uygulamadaki yanlışları, eksiklikleri, sorunları doğru tahlil etme, düzeltilmesi için öneri ve talepte bulunma | Seçili sorunları, kanıta dayalı tütün kontrolü önlemleri ve TKÇS’yi paypas etme amacıyla kullanma |
Çözüm | · Tütün endüstrisi müdahalesinin engellenmesi · Arzı ve talebi aşağı çekecek kapsamlı önlemler | · Devlet müdahalesinin önlenmesi. · “Yeni nesil ürünler teşvik görürse, piyasa çözümü oluşur.” |
Ürünlerini geliştirdiler, piyasada rekabeti yok ettiler, pazarlama ağı kurdular, şimdi sıra arzu ettikleri ürün, reklam ve vergi düzenlemeleri için yoğun lobicilikte. Endüstri bu işi, bir yandan kapalı kapılar ardında doğrudan yürütüyor, ama daha çok, ticari çıkarlarını temsil eden paravan kurumlar kullanıyor. Bunları ya kendi kuruyor, finanse ediyor, ya da ücrete bağlayarak kendi namına çalıştırıyor.
İşte, biz bunun tam karşısındayız. Diyoruz ki, Türkiye’nin tütün tüketimi sorunlarının çözümü için yeni nesil tütün ürünler kontrendikedir. Onlara ihtiyaç hiç yok. İhtiyacımız olan;
- tütün endüstrisinin siyasi süreçten uzak tutan,
- etkili kapalı alan yasağı, etkili reklam yasağı, etkili bırakma hizmetleri gibi talep düşürücü ve
- arzı kontrol altına alan önlemlerin
bir arada ve olması gerektiği gibi hayata geçmesidir.
TÜTÜN KONTROLÜNE KARŞI ENDÜSTRİ SÖYLEMLERİ
Tanzer Gezer – Sağlığa Evet Derneği Yönetim Kurulu Üyesi
Elektronik sigaraya ilişkin ilk belgelenmiş referans, 1930’da Joseph Robinson’a verilen bir patenttir. Ticari anlamda saf nikotin inhalasyonu yani “vaping” ise ilk defa 1979 yılında kullanılmaya başlıyor. “Favor (Lütuf)” ismiyle tütün ürünlerine alternatif olarak satışa sunulan saf nikotine bandırılmış kağıtlardan mamul bu sigaraların tütün endüstrisine karşı ortaya koyduğu satış mottosu; “Zarar azaltma hayat kurtarır”. Dev tütün endüstrisinin varlığında, tütün endüstrisine rakip olarak ortaya çıkan bu ürünün piyasa ömrü çok kısa oluyor. Bununla birlikte bu tarihten itibaren 2000’li yılların başına kadar hem tütün şirketleri hem de bireysel mucitler tarafından ‘nikotin solutucu cihazlar’ ve ‘tütün ısıtıcı cihazlar’ için çok sayıda patent alındığını görüyoruz. Bunların hepsi uykuda tutuluyor çünkü tütün mamulleri kullanımı o dönemde son derece yaygın, kullanım giderek artıyor ve tüm sağlık uyarılarına rağmen herhangi bir yasaklayıcı – kısıtlayıcı yasa veya sözleşme mevcut değil. Endüstri sigara satışlarından çok mutlu, yeni bir yatırım yapmasına gerek yok! Dünyada tütün kontrolüne yönelik ilk uluslararası anlaşma “Tütün Kontrol Çerçeve Sözleşmesi (TKÇS)”, 21 Mayıs 2003 tarihinde, Cenevre’de, Dünya Sağlık Örgütü’nün 56. Dünya Sağlık Asamblesi’nde kabul ediliyor. TKÇS’deki tedbirler devletler tarafından uygulanmaya başladıkça satışlar düşmeye başlıyor. Endüstrinin aklına çekmecesinde tuttuğu “alternatif” ürünler ve “zarar azaltma” stratejisi geliyor. TKÇS’nin kabul edilmesinden sadece üç yıl sonra, endüstri Nisan 2006’da Avrupa’da, Ağustos 2006’da ise Amerika’da e-sigarayı piyasaya sürüyor.
Endüstrinin söylemleri bundan sonra çeşitlenmeye başlıyor.
. “Dumansız” ürünlerin kişileri pasif içicilikten koruduğu,
. nikotinin ve ısıtılmış tütünün insan sağlığına zararlı olduğuna dair yeterli kanıt bulunmadığı,
. nikotin seviyesinin azaltılması suretiyle nikotin bağımlılığı gelişmeyeceği – gelişirse bile bu bağımlılıkla mücadele etmenin kolay olduğu,
. “Yeni nesil” ürünlerin sigarayı bırakmakta iş gördüğü – sigara bırakmaya yardımcı olduğu,
. TKÇS’ye rağmen bazı ülkelerde “tek tip” önlemlerle tütün bağımlılığının azalmadığı,
tütün mamullerinden gelen vergilerden vazgeçilemediği,
e-sigaraların TKÇS dışında hukuksallaştırılıp vergilendirilebileceği
. “endgame” stratejilerinin benimsenmesi gerektiği (e-sigaraların yasallaştırılması) gibi.
Endüstri bu gibi söylemlerle yol alırken, 19 Eylül 2008’de Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), e-sigarayı meşru bir sigara bırakma yardımcısı olarak görmediğini ilan ediyor ve endüstriden, DSÖ’nün e-sigaraları güvenli ve etkili bulduğu – önerdiğine dair söylemleri pazarlama malzemelerinden derhal kaldırmalarını talep ediyor.
Türkiye’de,
. E-sigara ve nargile ile ısıtılmış tütün ürünlerinin ithalatı ve yolcu beraberinde getirilmesi Şubat 2020’de yasaklandı – yolcu beraberinde getirilmesi hususu Ticaret Bakanlığı’nın yetkisine bırakıldı,
. Üretimi ve satışı yasak,
. Kullanımı mevzuatla sınırlandırılmış,
. Sigarayı bırakma yardımcısı olarak kullanılmıyor.
Günümüze gelindiğinde; Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), “Türkiye’de Tütün Kullanımını Kontrol Altına Almanın Ekonomisi: İnceleme Raporu – Arz, Talep, Sağlık ve Kamu Politikası Boyutları” başlıklı bir rapor yayınladı. Endüstri söylemlerinin tamamını içeren raporda, “Türkiye’de tütün, tütün ürünleri ve alternatiflerinin arz, talep, sağlık ve kamu politikaları boyutlarıyla” ele alındığı görülüyor. Öncelikle, endüstri tarafından fonlanarak hazırlandığı belirtilen rapor TKÇS madde 5.3’ü ihlal ediyor. Raporda, TKÇS’den bahisle “tek tip” önlemlerin Türkiye için geçerli olmadığı tespiti mevcut olmakla, kendisi de TKÇS’ye aykırı şekilde hazırlanan raporun varlığı stratejik bir kendi kendine uyumsuzluk (ters niyetlenme) haline işaret ediyor.
Yorum yaz
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.