FİKİR LİDERLERİ DERGİSİİLAÇ ENDÜSTRİSİÖNE ÇIKANLAR

Kerim Azizlerli ile “İlaç Sektöründe Jazz Yapanlar!..”

İlaç sektöründe uzun yıllar üst düzey yöneticilik yapmış olan tam bir müzik tutkunu Ecz. Kerim Azizlerli, Fikir Liderleri Dergisi'nin özel konuğuydu, değerli okurlarımız için sorularımızı tüm samimiyetiyle cevapladı.
İlaç sektöründe uzun yıllar üst düzey yöneticilik yapmış olan tam bir müzik tutkunu Ecz. Kerim Azizlerli, Fikir Liderleri Dergisi’nin özel konuğuydu, değerli okurlarımız için sorularımızı tüm samimiyetiyle cevapladı.
F. L: Kerim Azizlerli’yi nasıl bir müzisyen olarak tanımlarsınız?

KERİM AZİZLERLİ: Aslında canlı performanslar ve konserlerde 1940-1960 arası standart Caz ve Bebop repertuvarı üzerinden giden bir çizgide müzik yapmaya çalışmakla beraber kendi bestelerimde daha cok avangart olarak tabir edilen yani belirli bir kalıp, ölçü ya da tarzın içinde kalmamaya özen gösteren bir müzisyen olmaya gayret ediyorum.

2024 yılında dijital müzik platformlarında yayımladığım teklim “Electric Blue” da aslında tam bu noktada bence bir örnek. İçinde elektronik müzik öğelerinden Drum’n bass, Trip-hop gibi esintiler ile birlikte Caz öğeleri ile emprovizasyona dayalı bir füzyon.

Öte yandan 2022’de yayımlamış olduğum “Reminiscence” ise daha çok Ambient & Caz.

Yani özet olarak iki ayrı yaklaşımı yaşatmaya çalışan bir müzisyen olmaya gayret ediyorum diyebilirim. Sahnede Bebop endeksli Caz, kendi bestelerinde ise daha avangart ve aksak ritimler ve süreler ile kural dışı…

Müziğe ilginiz hangi yaşlarda, nasıl başladı ve nasıl bir yolculukla bugünlere geldiniz?

Müziğe ilginin oluşması için müzik eğitimin aile içinde başlaması gerektiğine çok inanan birisiyim. Babam caz alanında oldukca hatırı sayılır, iyi bir müzik koleksiyoncusu ve en az 20 sene boyunca dünyanın farklı ülkelerinden topladığı standart caz konser albümleri ile cazın hiç bitmediği bir ortamda büyüdüm.

Annem ilk entrümanım olan mandolini bana aldığında sanırım 4 yaşındaydım. Babam ise caz ve rock müzikleriyle beni tanıştıran kişidir.

İlk olarak resmi müzik derslerine 8 yaşında başlasam ve yıllar içinde farklı kişilerden özel dersler alsam da işin gerçek formal eğitim tarafı 2017 yılında başladığım Bahçeşehir Üniversitesi caz bölümünde 2 sene müzik okuduğum dönem sonrasına denk geliyor.

Son birkaç senedir ise İstanbul’da caz klüpleri ve konser salonlarında kendi grubum “Jazz & Buzz Quartet” ile bebop ağırlıklı setler çalmaya gayret ediyoruz.

Müzik yolculuğu çok uzun ve öğrendikçe sizi daha çok saran ve içine girmek istediğiniz bir hal alyor. En önemli konu, her işte olduğu gibi vazgeçmemek ve bırakmamak.

Neden caz müzik? Caz sizin için nasıl bir kendini ifade ediş şekli?

Belirli müzik türlerine baktığınız zaman, sosyo kültürel açıdan belirli duruşları ve duyguları simgelediklerini görürsünüz. Örnek rock ve metal bir baş kaldırıştır. Klasik müzik, kendi dönemleri içinde ifadeleri değişse de disiplini ve mükemmeliyeti temsil eder.

Caz ise özgürlüğü ve kalıpların dışında olmayı simgeliyor.  Amerika’da doğmuş olsa da kökenleri içinde Afrika’dan tınıları, Avrupa’dan melodileri, etnik her türlü öğeyi bulabileceğiniz bir müzik türü.

Kalıpları ve kuralları değiştiren bir müzik olduğu için benim için çok etkileyici. Ana akım standart caz parçası çalarken bile kendi çaldığınız emprovizasyon ile aynı parçalara kendinizden bulunduğunuz coğrafya ve sosyo kültürel alanlardan pek çok ekleme yaparak yeniden parçaları, besteleri yorumlamanıza izin veriyor olması müthiş bir duygu.

Örneğin 1940’lardan bir Thelonious Monk bestesine, kendinizden spontane ve emprovize pek çok öğe katarak çalabilmenin, hem o dönemki orjinal besteyi anlamanıza ama bunu yaparken parçayı o hissiyat içinde yeniden yorumlamanıza izin vermesi tarif edilemeyecek bir duygu işin açıkçası.

Bu bağlamda gelenekleri olan ama modern ve hiç ölmeyecek bir müzik türü olması ile caz pek çok türden ayrılıyor bence.

Piano dışında enstrümanla ilgilendiniz mi? Pianonun başına geçtiğinizde parmaklarınızı konuştururken neler hissediyorsunuz?

Piano dışında yıllarca gitar ile ilgilenmişliğim olsa da pianoda ilerledikten sonra işin açıkcası diğer enstrümanlara pek zaman ayırmadım. 

Piano, davul, kontrabass gibi ana enstürmanlar caz konserlerinde hiç durmazlar.  Solo veya eşlik eden durumda oldukları için sürekli çalan grubu oluşturan enstrümanlardır. Bu bağlamda ilk caz konserlerini çalarken, çok gergin ve hata yapmamaya çalışan tarafta oluyordum. Ancak her işte olduğu gibi antrenman ve çalışma ile daha akıcı hale geldikçe, hissiyatım daha fazla özgürlük yönünde.

Cümlelerle ifade edemediğim her şeyi solo emprovizasyonlarda söylemeye çalışıyorum. Bazen devrik kurulan cümlelerin ne kadar etkili olabileceğini hiç düşündünüz mü?.. Ben de son dönemde özellikle müzik gramerini minimumda tutarak sadece duygularımı serbest ölçüde anlatmaya çalışıyorum.

Bunca yıllık müzik hayatınızın yanında çok başarılı bir profesyonel iş hayatınız var. Müziğin iş hayatınıza kattıklarıyla ilgili neler söylemek istersiniz?

Öncelikle cazın emprovizasyona dayalı yapısının bana hem iş hem de hayat içinde çok önemli katma değerleri olduğunu söyleyebilirim.

İlaç sektöründe 20. senemi geride braktığım bu süreçte özellikle liderlik davranışları içinde değişimin bir parçası olmak ve transformasyon ve stratejik konularda, hızlı karar alma noktalarında çok faydasını gördüğümü düşünüyorum.

Özellikle bilinmeyen sayısının çok olduğu denklemler ve iş vakalarında, kurumsal stratejik davranışlar önemli olsa da yeterli olamayabiliyor. Oyun bozucu davranış modelleri ile özellikle rekabet setinde farklılık yaratma ve beklenen davranış modellerinin dışında yanıt oluşturma gibi konularda müzikte öğrendiğim modellemeleri uygulamaya çalıştım.

Yani hem ani oluşan değişiklerde karar alma, hem de uygulama noktasında multidisipliner faydalarını yaşadığımı söyleyebilirim.

Son olarak müzik yaparken gelişen önemli yetkinlik setlerinden biri de diğer müzisyenleri dinlemek. Bu bağlamda iyi bir yöneticinin önemli vasıflarından birinin de çalışma arkadaşlarını ve ekibini dinlemek olduğu düşünülürse bu konuda da bana oldukca katma değer kattığına inanıyorum.

Nasıl bir orkestra şefi dinlemediği zaman grup içinde “kakafoni” yaratabiliyorsa, dinlemenin öğrenilmesi gereken önemli bir meziyet olduğunu öğretti müzik diyebilirim.

Grubunuz var mı? Solo ya da grup olarak düzenli müzik yaptığınız sahneler var mı? Nerelerde çıkıyorsunuz? Nasıl tepkiler alıyorsunuz?

Evet Jazz & Buzz ismi ile davul, kontrabass, piano ve tenor saksofondan oluşan bir quartet olarak grubumuz mevcut. İstanbul’da pek çok caz klübünde dönemsel olarak çaldığımız gibi, Jolly Joker, İKSV sahnelerinde de çalmışlığımız mevcut. Arkadaşlarımızdan keyifli geri bildirimler alsak da hocalarımızdan aldığımız geri bildirimler gidecek çok yolumuz olduğu yönünde…

Eklemek istedikleriniz?

Müzik ruhun gıdasıdır söyleminden yola çıkarak, Türkiye’de klasik müzik, caz gibi önemli müzik türlerinin desteklenmesinin toplumsal, sosyo-kültürel gelişimi pozitif etkileyeceğine çok inanan taraftayım. Konserlerde görüşmek üzere!..

Yorum yaz