FARKINDALIKFİKİR LİDERLERİ DERGİSİİLAÇ ENDÜSTRİSİÖNE ÇIKAN HABERLERSOSYAL SORUMLULUK

Erdal Kiraz: “AstraZeneca’nın sosyal etkilerinin odağını sağlıkta eşitlik oluşturuyor”

Fikir Liderleri Dergisi’nin yeni sayısında “Yüz Yüze” özel bölümünde konuğumuz olan AstraZeneca Türkiye Kurumsal İlişkiler Direktörü Erdal Kiraz, 25. Yıl Etki Raporu, Sağlıkta Eşitlik ve AstraZeneca'nın Türkiye'de oluşturduğu değer zinciri ve çalışmaları hakkında geniş bilgiler verdi.
Fikir Liderleri Dergisi’nin yeni sayısında “Liderlerle Yüz Yüze” özel bölümünde konuğumuz olan AstraZeneca Türkiye Kurumsal İlişkiler Direktörü Erdal Kiraz, 25. Yıl Etki Raporu, Sağlıkta Eşitlik ve AstraZeneca’nın Türkiye’de oluşturduğu değer zinciri ve çalışmaları hakkında geniş bilgiler verdi.

 

“AstraZeneca’nın sosyal etkilerinin odağını sağlıkta eşitlik oluşturuyor. Bu kavramı herkese aynı hizmeti vermekten ziyade dezavantajlı gruplara daha fazla destek sağlayarak sağlık sonuçlarını iyileştirmek olarak tanımlayabiliriz.”

25. Yıl Etki Raporu ve Sağlıkta Eşitlik
AstraZeneca Türkiye

Erdal Kiraz
AstraZeneca Türkiye Kurumsal İlişkiler Direktörü

 


BU SENE ASTRA VE ZENECA ŞİRKETLERİNİN BİRLEŞMESİNİN 25. YILINI KUTLUYORUZ. BU ÖNEMLİ DÖNÜM NOKTASI VESİLESİYLE, EY TÜRKİYE’NİN KATKILARIYLA, ASTRAZENECA’NIN TÜRKİYE’DE OLUŞTURDUĞU DEĞER ZİNCİRİNİN SEKTÖRÜMÜZE VE ÜLKEMİZE OLAN 25 YILLIK ETKİSİNİ YANSITAN 25. YIL ETKİ RAPORUMUZU YAYIMLADIK. ÇALIŞMAMIZ KAPSAMINDA, ASTRAZENECA’NIN EKOSİSTEM İÇERİSİNDEKİ DEĞER ÜRETİMİNİ EKONOMİK ETKİ, SOSYAL ETKİ VE SEKTÖREL ETKİ OLMAK ÜZERE ÜÇ ANA BAŞLIK ALTINDA İNCELEDİK.

 

F. L: 25. Yıl Etki Raporunuzu hazırlamanızın ardındaki temel amacınız nedir, hangi ana başlıklara odaklandınız?
ERDAL KİRAZ: Bu sene Astra ve Zeneca şirketlerinin birleşmesinin 25. yılını kutluyoruz. Bu önemli dönüm noktası vesilesiyle, EY Türkiye’nin katkılarıyla, AstraZeneca’nın Türkiye’de oluşturduğu değer zincirinin sektörümüze ve ülkemize olan 25 yıllık etkisini yansıtan 25. Yıl Etki Raporumuzu yayımladık. Çalışmamız kapsamında, AstraZeneca’nın ekosistem içerisindeki değer üretimini ekonomik etki, sosyal etki ve sektörel etki olmak üzere üç ana başlık altında inceledik. Ekonomik etkilerimizin değerlendirilmesinde ticari faaliyetlerimizden ve tedarik zincirimizden elde ettiğimiz verilerden yararlandık. Sosyal etki analizimizi yapmak için son 10 yılda Türkiye’de gerçekleştirdiğimiz ve desteklediğimiz sosyal etki projelerinin, bağışların ve farkındalık projelerine yaptığımız yatırımların bilgisinden yararlandık. Sektörel etki analizi yaparken ise yerel üretime katkımızı, bilimsel iş birliklerimizi, klinik çalışma alanında yaptığımız yatırımları ve kapasite geliştirme çalışmalarımızı aktardık.

Raporda öne çıkan sosyal etkileriniz kapsamında sağlık hizmetlerine erişimi artırmak için AstraZeneca olarak neler yapıyorsunuz? AstraZeneca’nın sosyal etkilerinin odağını sağlıkta eşitlik oluşturuyor. Bu kavramı herkese aynı hizmeti vermekten ziyade dezavantajlı gruplara daha fazla destek sağlayarak sağlık sonuçlarını iyileştirmek olarak tanımlayabiliriz. Sağlıkta eşitlik, bireylerin ve toplumların genel sağlığı ve sağlık hizmetlerinde adaletin sağlanması açısından kritik bir öneme sahip. Bu nedenle AstraZeneca’da sağlık hizmetlerine erişimi her birey için kolaylaştırmayı ve daha sağlıklı bir toplum inşa etmeyi sorumluluğumuz olarak görüyoruz ve tüm çalışmalarımızı bu yaklaşım ile gerçekleştiriyoruz.

Sağlıkta eşitlik odağımız kapsamında bu yıl hayata geçirdiğimiz önemli bir projemiz mobil sağlık merkezi oldu. Ülkemizde birinci basamak sağlık hizmetlerine erişimin kolaylaştırılması, halk sağlığına ilişkin bilinçlendirme ve tarama gibi faaliyetlerin yaygınlaştırılmasına destek vermek amacıyla Sağlık Bakanlığı’na koşulsuz olarak bir mobil sağlık merkezi bağışladık. Röntgen odası, laboratuvar, solunum fonksiyon testi cihazları, acil durum sedyesinin yanı sıra kalp ve akciğer filmi için kurşun kaplı X-Ray odası da bulunan mobil sağlık merkezi ülke genelinde Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği ihtiyaçlar doğrultusunda kullanılıyor. Bu merkezin sağlık hizmetlerine erişimde dezavantajlı bireylere bu temel hizmetlerin ulaştırılması için önemli bir araç olacağına inanıyoruz.

Bu yaklaşımımızı hasta yolculuğunun tüm safhalarında de merkeze koyarak ilerliyoruz. Bunun bir yansıması olarak ruhsatlandırma öncesi ve sonrasında yürüttüğümüz insani amaçlı ilaca erken erişim programlarımızdan bahsedebiliriz. Bu programlar ile hastaların yenilikçi tedavilere erişimine olanak tanıyarak bugüne kadar onkoloji alanında 4 ilacın 176 hastanın tedavi sürecine dâhil edilmesini sağladık. Ayrıca teşhis ve tanı süreçlerinde de hastaların doğru ve zamanında tanı alması için de önemli çalışmalarımız ve iş birliklerimiz bulunuyor. Örneğin AstraZeneca’nın koşulsuz katkıları ile Tıbbi Genetik Derneği tarafından hayata geçirilen TRGENTEST arama motoru ile genetik hastalıkların tanısında kullanılan genetik testler ve yapıldıkları laboratuvarlar listeleniyor, bu şekilde hastalar Türkiye genelindeki laboratuvarlara ve yaptıkları testlere kolaylıkla ulaşabiliyor.

Benzer bir yaklaşımla kanser teşhis ve tedavisinde önemli bir yere sahip olan biyobelirteçlerin tespitlerinin kısıtlı olduğu kliniklerde yer alan hastaların testlere doğru ve zamanında erişimlerini iyileştirmek ve doğru hastanın doğru tedaviye ve kaliteli test imkânlarına ulaşması için koşulsuz desteğimizle Diyagnostik Network projesini hayata geçirdik. Akciğer kanseri tanısı için doku biyopsisi alınan ancak genetik mutasyon ya da diğer belirteçleri saptayacak testlere tanı aldığı hastanede erişimi olmayan hastaların dokularının, bu lojistik destek programı kapsamında bu merkezlerden alınması, başka bir merkezde bu testlerin yapılması ve tekrar tanı aldıkları merkezlere iletilmesi sağlanıyor. 2021 yılından bu yana 42 merkezin faydalandığı projede 1.700’den fazla hastanın kanser tanılı dokusu incelenmek üzere test merkezlerine transfer edildi. Bunlar gibi daha birçok çalışmamız ile sağlık hizmetlerine erişimi artırarak yenilikçi tedavilerin hastalara ulaşmasını sağlıyor, hasta sonuçlarının iyileştirilmesine odaklanıyor ve sağlık hizmetlerine erişimdeki pozitif etkimizi büyütmek için çabalarımızı sürdürüyoruz.

 


EKONOMİK ETKİLERİMİZİN DEĞERLENDİRİLMESİNDE TİCARİ FAALİYETLERİMİZDEN VE TEDARİK ZİNCİRİMİZDEN ELDE ETTİĞİMİZ VERİLERDEN YARARLANDIK. SOSYAL ETKİ ANALİZİMİZİ YAPMAK İÇİN SON 10 YILDA TÜRKİYE’DE GERÇEKLEŞTİRDİĞİMİZ VE DESTEKLEDİĞİMİZ SOSYAL ETKİ PROJELERİNİ, BAĞIŞLARI VE FARKINDALIK PROJELERİNE YAPTIĞIMIZ YATIRIMLARIN BİLGİSİNDEN YARARLANDIK. SEKTÖREL ETKİ ANALİZİ YAPARKEN İSE YEREL ÜRETİME KATKIMIZI, BİLİMSEL İŞ BİRLİKLERİMİZİ, KLİNİK ÇALIŞMA ALANINDA YAPTIĞIMIZ YATIRIMLARI VE KAPASİTE GELİŞTİRME ÇALIŞMALARIMIZI AKTARDIK.


 

Türkiye’de gerçekleştirdiğiniz sosyal projelerin etkilerinden ve örnek çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Bu projelere yapılan toplam yatırım miktarı nedir? 25. Yıl Etki Raporu ile birlikte Türkiye’deki sosyal etkimize de bütünsel olarak bakma fırsatını yakaladık. Son 10 yılda 100’den fazla sosyal etki projesine dâhil olduk, bu süre zarfında sosyal sorumluluk çalışmalarına 160 milyon TL yatırım yaparak reel bir etki yarattık. Ayrıca son 10 yılda sağlık kuruluşları ve okullar başta olmak üzere birçok kuruma toplamda 98 milyon TL bağış yaptık. Sosyal sorumluluk projelerimizle sağlık hizmetlerine erişimin geliştirilmesi hedefliyoruz. Bu amaçla tarama programları, farkındalık ve sağlık okuryazarlığı projeleri hayata geçiriyoruz.

Toplumsal ihtiyaçları göz önünde bulundurarak ve faaliyet gösterdiğimiz tedavi alanlarında hastaların sağlık hizmetlerine erişimini, sağlık sonuçlarını iyileştirmek üzere gelişim alanlarını ve fırsatları dikkate alan çalışmaları kamu, akademi ve sivil toplum kuruluşları ile iş birliği içinde gerçekleştiriyoruz. “Sağlıklı Böbrek Sağlıklı Hayat”, “Akciğerimizi Okuyoruz”, “Kendini Tanı, Erken Tanı Meme Kanseri Farkındalık Hareketi” gibi hastalık risk faktörleri ve erken teşhise dikkat çeken pek çok farkındalık projesine koşulsuz katkı sağlıyoruz. Türk Nefroloji Derneği’ne koşulsuz desteğimiz ile devam eden “Sağlıklı Böbrek Sağlıklı Hayat” projesi kapsamında Ankara, İstanbul ve İzmir’i ziyaret eden gezici tırda ziyaretçilerin istekleri doğrultusunda hızlı tanı testleri aracılığıyla idrar tahlili ve kan basıncı ölçümleri yapıldı. Ayrıca www.sagliklibobreksagliklihayat.com web sayfasını hayata geçirildi. Sitede böbrek hastalığı hakkında önemli bilgiler paylaşılırken ziyaretçiler burada yedi sorudan oluşan teste yanıt vererek böbreklerinin sağlık durumunu da öğrenebiliyor. Türk Tıbbi Onkoloji Derneği’nin koşulsuz desteğimizle hayata geçirdiği “Akciğerimizi Okuyoruz” projesi kapsamında www.akcigerimiziokuyoruz.com web sitesi yayına alındı. Web sitesinde, dünya çapında ve Türkiye’de kanserden kaynaklanan ölümlerin en yaygın nedeni olan akciğer kanseri belirtileri ve risk faktörleri gibi başlıklarda bilgiler yer alıyor. Koşulsuz desteklerimizle İhtiyaç Haritası ve Kanser Savaşçıları Derneği’nin yürüttüğü “Kendini Tanı, Erken Tanı Meme Kanseri Farkındalık Hareketi” projesi kapsamında ise kadınlara meme kanseri hakkında eğitimler veriliyor ve eğitimlere katılan kadınların en yakın Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi’nde (KETEM) meme taramalarının yapılması sağlanıyor. Proje kapsamında şu ana kadar Antalya, Trabzon, Hatay, Gaziantep ve Adıyaman’da yaklaşık 1000 kadına bilgilendirme eğitimleri verildi.

Sağlık hizmetlerine erişim söz konusu olduğundan kamu ve özel sektör kadar bireylere de görevler düşüyor. Dolayısı ile sağlık okuryazarlığı da gündemde artık çok önemli bir yer tutuyor. Siz bu konuda neler yapıyorsunuz, toplumda nasıl bir etki oluşturuyorsunuz? Sağlık okuryazarlığı, insanların sağlıkla ilgili kararlarını bilinçli bir şekilde verebilmesini sağlar ve sağlık sorunlarıyla başa çıkma becerilerini geliştirir. Sağlık Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen Türkiye Sağlık Okuryazarlığı Araştırması’na göre Türkiye’de yaklaşık olarak 10 kişiden 7’sinin sağlık okuryazarlığı düzeyi düşük ve sağlık okuryazarlığı düşük olan nüfusun önemli bir bölümünün devam eden bir kronik hastalığı bulunuyor.

Bu verinin iyileşmesi ve toplumsal sağlık sonuçlarına yansıması için gençlik çağı bireylerinin sağlığını olumlu etkilemek ve bulaşıcı olmayan hastalıkların önlenmesine katkı sağlamak amacıyla global olarak uzun yıllardır devam eden ve Türkiye’nin de dahil olduğu Genç Sağlığı Programı kapsamında 2007’den bu yana ülkemizde yaklaşık 90 bin genç sağlık okuryazarlığı konusunda eğitim faaliyetlerinde yer aldı. Bu program kapsamında 2007-2012 arasında hayata geçirdiğimiz “İlk Yardıma İlk Adım” projesinde desteklerimiz sonucu Türkiye genelinde 40 bin çocuğa ilk yardım eğitimleri verildi. 2013-2016 arası yürütülen “Ben Ergenim” projesinde gençlerin kendilerini ve ergenlik dönemini tanıması, duygu farkındalığı kazanması, öfke yönetimi ve çocuk hakları konularında bilgi sahibi olmasını hedefleyen seminerler yapıldı, projede 8 ilde 9170 öğrenci, 580 veli ve 180 öğretmene ulaşıldı. 2017-2021 arasındaki “Hey Genç! Harekete Geç!” projesinde lise öğrencilerine sağlıklı beslenme, fiziksel aktivite ve egzersizin önemi ve diyabet konusunda bilinçlendirme amaçlı etkinlikler düzenlendi. Bu eğitimler sonucu 13 ilde 12 bin 185 öğrenciye eriştik. Son olarak 2022 yılından bu yana TOÇEV ve Türkiye Acil Tıp Derneği iş birliği ile yürüttüğümüz “İlk Yardıma İlk Sen Koş” projesinde Türkiye’nin çeşitli illerindeki yaklaşık 14 bin lise öğrencisine gönüllü acil tıp uzmanları tarafından temel ilk yardım eğitimleri verildi. Genç Sağlığı Programını önümüzdeki senelerde de toplumsal ihtiyaçlara göre şekillendirerek etkisini artırmayı planlıyoruz.

 


25. YIL ETKİ RAPORU İLE BİRLİKTE TÜRKİYE’DEKİ SOSYAL ETKİMİZE DE BÜTÜNSEL OLARAK BAKMA FIRSATINI YAKALADIK. SON 10 YILDA 100’DEN FAZLA SOSYAL ETKİ PROJESİNE DÂHİL OLDUK, BU SÜRE ZARFINDA SOSYAL SORUMLULUK ÇALIŞMALARINA 160 MİLYON TL YATIRIM YAPARAK REEL BİR ETKİ YARATTIK. AYRICA SON 10 YILDA SAĞLIK KURULUŞLARI VE OKULLAR BAŞTA OLMAK ÜZERE BİRÇOK KURUMA TOPLAMDA 98 MİLYON TL BAĞIŞ YAPTIK. SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİMİZLE SAĞLIK HİZMETLERİNE ERİŞİMİN GELİŞTİRİLMESİ HEDEFLİYORUZ. BU AMAÇLA TARAMA PROGRAMLARI, FARKINDALIK VE SAĞLIK OKURYAZARLIĞI PROJELERİ HAYATA GEÇİRİYORUZ.


 

Sağlık çalışanlarına ve bilim insanlarına yönelik eğitim ve iş birliği programlarınız nelerdir, bu programlar sağlık ekosistemine nasıl katkıda bulunuyor? Sağlık sistemi kapasitesinin geliştirilmesinde sağlık iş gücünün yetkinlikleri önemli bir yer tutuyor. Bu nedenle sağlık iş gücünün yetkinliklerinin geliştirilmesi amacıyla eğitim programları geliştirilmesini sağlıyoruz. Sağlık Bakanlığı tarafından onaylı ve sertifikalı İyi Klinik Uygulamalar Eğitimleri ile farklı branşlardan katılımcı hekimlerin klinik bilgi ve yetkinliklerini geliştirmeleri ve klinik araştırma yetenek havuzunun genişlemesine katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Bugüne kadar 614 hekimin klinik çalışma planlaması, yöntemleri ve yürütülme aşamalarına dair uzmanlardan eğitim almalarına katkı sağladı. Sağlık ekosistemini geliştirmek amacıyla Türkiye’deki sağlık çalışanlarına ve bilim insanlarına yönelik daha birçok eğitim ve iş birliği programı yürütüyoruz. Bu yöndeki bilimsel iş birlikleri ile farklı branşlardan hekimlere 2 milyondan fazla kez erişim sağladık ve son 5 yılda 13 milyon TL’nin üzerinde kaynak ayırdık.

Türkiye’deki klinik araştırmalar yeni tedavilere erişim açısından nasıl bir öneme sahip? Siz bu konularda neler yapıyorsunuz? Toplumda farkındalığı artıran projeler ve eğitim programları kadar klinik çalışmalar da sağlık hizmetlerine eşit erişimde kritik bir rol oynuyor. Bu araştırmalar sayesinde yeni ilaçların ve tedavi yöntemlerinin etkinliği ve güvenliği değerlendiriliyor, mevcut tedavi seçenekleri geliştiriliyor ve sağlık alanındaki yeniliklerin çok daha geniş kitlelere ulaştırılması mümkün hale geliyor. Biz de küresel çapta toplam gelirimizin yaklaşık yüzde 25’ini AR-GE yatırımlarımıza yönlendiriyoruz. Türkiye’de ise 2020 yılından bu yana klinik araştırma yatırımlarımızı 1,1 milyar TL’ye çıkararak bu alandaki liderliğimizi güçlendirdik. Türkiye’de en fazla sayıda klinik araştırma yürüten firmalar arasında yer alıyoruz ve yaklaşık 100 kişilik bir ekip ile 30’dan fazla şehirde 90 aktif klinik araştırma çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu çalışmalar, çeşitli alanlardaki yenilikçi tedavilere erken erişim sağlıyor ve daha iyi sağlık sonuçlarına ulaşılmasına önemli katkılar sunuyor.

AstraZeneca olarak önümüzdeki dönemde hangi alanlara odaklanmayı planlıyorsunuz? Geldiğimiz noktada AstraZeneca olarak kendimizi bir ilaç şirketinin ötesinde sağlık ekosisteminin bir çözüm ortağı olarak tanımlıyoruz. Dolayısıyla bunun getirdiği sorumluluk ile birlikte sağlıkta eşitlik konusu önümüzdeki dönemde de ana odağımız olacak. Bu çerçevede hasta yolcuğulunun tüm aşamalarında hastaların hayatlarına dokunmaya, bilim insanları, üniversiteler, teknoloji şirketleri, kamu kurumları ve derneklerle iş birliği halinde çalışmaya ve toplum üzerindeki pozitif etkimizi artıran çalışmalar hayata geçirmeye devam edeceğiz. ⭐️

Yorum yaz