P&G ürünlerinin çevre dostu özellikleri su tüketimini azaltıyor, enerji tasarrufu sağlıyor ve atık miktarını azaltıyorlar. Bu küçük adımlar, büyük bir etki yaratıyor ve gezegenimizin geleceği için önemli bir katkı sağlıyor. Çevresel sürdürülebilirlik konusunda sorumluluk almak ve gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakmak için çalışan P&G, “Dünya Bizim Evimiz” kampanyasıyla herkesi, evlerimizdeki değişimi birlikte yaratmaya davet ediyor.
P&G olarak sürdürülebilirliği bir kurum kültürü olarak ele aldıklarını ifade eden P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Kurumsal İletişim Direktörü Nesli Kılıçal, “En büyük amacımız, hepimizin ortak evi olan dünyamızı koruyarak geleceğe taşımak ve insanların hayatlarını iyileştirmek. Her gün dünyada 5 milyar insanın hayatına dokunuyoruz. Türkiye’de ise her 10 evin 9’unda varız. Tam 100 yıl önce dünyanın ilk tüketici ve pazar araştırmalarına başlayan öncü bir şirket olarak, tüketicilerimizin içgörülerini anlamaya odaklanıyor ve bu doğrultuda yenilikçi ürünler geliştiriyoruz. Her yıl 20.000’den fazla araştırma yapıyor, 100’e yakın ülkeden 5 milyondan fazla tüketiciyle görüşüyoruz. Bu araştırmalardan çıkan önemli başlıklar var. Tüketiciler bugün artık markalardan şirket yapılarıyla, ürünleriyle sürdürülebilir olmasını bekliyor. Sunduğumuz değerin sürdürülebilir ve erişilebilir olması gerekiyor. Ürünlerimiz, performansıyla ‘verdiğim paraya değiyor’ dedirtmeli. P&G olarak biz, bu araştırmalar ışığında sürdürülebilir ürünler geliştirirken, tüketici alışkanlıklarını da sürdürülebilirlik odağında değiştirmeye çalışıyoruz” dedi.
Üstün performanslı ürünlerle elektrik ve su kullanımını azaltıyor
Hep birlikte atılacak ufak adımlarla önemli bir etki yaratılabileceğine inandıklarını ve bu inançla “Dünya Bizim Evimiz” ile bu etkiyi büyütecek bir kampanyaya imza attıklarını açıklayan Nesli Kılıçal, “P&G olarak ‘Dünya Bizim Evimiz’ diyerek çıktığımız sürdürülebilirlik yolculuğunda markalarımızın enerji, su ve atık alanında sağladığı çevresel faydaları ve bunun getirdiği tasarrufu vurguluyoruz. Elektrik ve suyun en fazla kullanıldığı alanlar mutfak ve banyolar. Gerçekleştirdiğimiz yaşam döngüsü analizleri bulaşık ve çamaşır yıkarken ortaya çıkan karbon ayak izinde en büyük payın üretim süreci, nakliye gibi aşamalardan değil suyun ısıtılmasından kaynaklandığını ortaya koyuyor. Isıtma süreçleri, elde yıkama işlemlerinden meydana gelen karbon ayak izinin %93’ünü, bulaşık makinesi kullanımına bağlı karbon ayak izinin ise %72’sini oluşturuyor. Çamaşır yıkamadaki ayak izinin yüzde 60’ı da yine kullanım alışkanlıklarından kaynaklanıyor. Soğuk suda bile etkili üstün performanslı ürünlerimiz ile kaynaklarımızı korurken aile bütçesinden tasarruf yapılmasına da katkıda bulunuyoruz. Bulaşık deterjanı markamız Fairy’nin elde bulaşık yıkama deterjanı ile aynı miktardan en çok satan bidon deterjana kıyasla soğuk suda bile 3 kata kadar daha fazla bulaşık yıkayarak, ciddi bir tasarruf sağlıyoruz. Ön yıkama yapmaya gerek bırakmayan bulaşık makinesi deterjanımız ise kısa programa geçilmesiyle bir pakette 165 TL’ye varan elektrik tasarrufu sağlıyor. Çamaşır yıkama sürecinde de aynı şekilde kaynaklar çok fazla tüketiliyor. Ariel ile soğuk suda yıkama yapılarak yılda 580 TL’ye varan elektrik tasarrufu sağlanıyor. Alo ile yine düşük sıcaklıklarda yapılan yıkama ile 1 pakette 117 TL’ye varan elektrik tasarrufu elde ediliyor” bilgisini verdi.
Yorum yaz
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.