Ekim ayında, pediatri hekimlerine yönelik olarak Budva’da düzenlenen bilimsel toplantıda, Prof. Dr. Ener Çağrı Dinleyici ile okurlarımız için bebek beslenmesinde biyotiklerin yerini konuştuk; önemi bilgiler aldık.
Bebek Beslenmesinde
Biyotiklerin Yeri
Prof. Dr. Ener Çağrı Dinleyici
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD
Probiyotikler, “Yeterli miktarda alındıklarında sağlık için olumlu etkileri gösterilmiş canlı mikroorganizmalar” olarak tanımlanırlar. Klinik çalışmalar ile etkinlikleri gösterilmiş olan ilaç ya da gıda takviyesi olarak kullanılan probiyotiklerin, bağırsaklarda yararlı bakteri popülasyonlarını artırarak sindirim sağlığını desteklerler. Son yıllarda biyotiklerin formül sütlere eklenmesi ile bebeklerde mikrobiyota üzerine olumlu etkilerin sağlanması hedeflenmektedir. Prebiyotikler, bağırsaklarda probiyotiklerin sayısal artışını ve aktivitesini destekleyen sindirilemeyen gıda bileşenleridir. Sinbiyotikler, hem probiyotikleri hem de prebiyotikleri içeren bir kombinasyonu ifade ederler. Son olarak, postbiyotikler ise, canlı mikroorganizmalar olmayıp, probiyotik mikroorganizmaların fermantasyonu sırasında ya da diğer işlemi sonrasında ortaya çıkan bileşiklerdir.
Mikrobiyota kompozisyonu nasıl şekillenir ve hangi faktörlerden etkilenir?
Mikrobiyota kompozisyonunu etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Bebeğin mikrobiyota gelişimi anne karnında başlamaktadır. Annenin gebe kaldığında kilosu, gebelikte kilo alımı, gebelikte kullandığı ilaçlar ve beslenme biçimi bebeğin mikrobiyotasını etkileyebilmektedir. Annenin gebelikte başta bağırsak olmak üzere vajina, cilt, ağız mikrobiyota içeriği de bebeğin mikrobiyota gelişimini etkilemektedir. Doğum şekli (sezaryen/vajinal doğum), beslenme şekli (anne sütü, formül süt, ek gıdalar), antibiyotik kullanımı ve birçok çevresel faktör de mikrobiyota kompozisyonunu şekillenmesinde rol oynamaktadır.
Biyotikler ailesini tanımlar mısınız?
Biyotikler, “canlı organizmalara ait, yaşayan organizmalarla ilgili” anlamına gelir. Biyotik ailesi kapsamında değerlendirilen kavramlar prebiyotikler, probiyotikler, sinbiyotikler ve postbiyotiklerdir. Biyotik ailesi başta bağırsak sağlığı ve immün sistem olmak üzere birçok sistem üzerinde etkileri bulunmaktadır.
Probiyotikler, “Yeterli miktarda alındıklarında sağlık için olumlu etkileri gösterilmiş canlı mikroorganizmalar” olarak tanımlanırlar. Klinik çalışmalar ile etkinlikleri gösterilmiş olan ilaç ya da gıda takviyesi olarak kullanılan probiyotiklerin, bağırsaklarda yararlı bakteri popülasyonlarını artırarak sindirim sağlığını desteklerler. Son yıllarda biyotiklerin formül sütlere eklenmesi ile bebeklerde mikrobiyota üzerine olumlu etkilerin sağlanması hedeflenmektedir. Prebiyotikler, bağırsaklarda probiyotiklerin sayısal artışını ve aktivitesini destekleyen sindirilemeyen gıda bileşenleridir. Sinbiyotikler, hem probiyotikleri hem de prebiyotikleri içeren bir kombinasyonu ifade ederler. Son olarak, postbiyotikler ise, canlı mikroorganizmalar olmayıp, probiyotik mikroorganizmaların fermantasyonu sırasında ya da diğer işlemi sonrasında ortaya çıkan bileşiklerdir.
Bifidobacterium breve M16-V probiyotik suşunun özellikleri nelerdir?
Bifidobacterium breve anne sütünden yaygın olarak izole edilen bir bifidobakteri türüdür. En önemli özellikleri anne sütünde baskın olarak bulunması, infant döneme özeği bifidobakterilerden biri olması ve lizozimden etkilenmemesidir. Bifidobacterium breve M16-V suşunun ise 1976 yılından itibaren gıda takviyesi olarak kullanılmıştır ve izlemde güvenilir olduğu gösterilmiştir. 1982 yılında ilk kez Japonya’da bir bebek formülüne eklenmiştir. Günümüzde de formül sütlerin içerisinde probiyotik suşu olarak kullanılmaktadır.
Sinbiyotik içeren formül sütün sezaryenle doğan bebeklere etkileri nelerdir?
Bebeklerde yapılan klinik çalışmalarda, sezaryen ile doğan ve anne sütü alamayan bebeklerde sinbiyotik formül (Bifidobacterium breve M16-V + 9:1 GOS:FOS) kullanımının vajinal doğuma göre geciken ya da oluşmayan Bifodobakteri kolonizasyonu sağladığı gösterilmiştir. Bununla birlikte gayta pH değerlerinde düşme, salgısal IgA’da artma ve kısa zincirli yağ asitlerinde artış sağladığı gösterilmiştir. Formül süte bu sinbiyotik karışımının eklenmesinin sezaryen ile doğan bebeklerde dizbiyozisin restorasyonunda olumlu etkisi olduğu düşünülmektedir.
Yorum yaz
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.