“Hem hasta takip edip tedavi düzenleyerek hem de akademik çalışmalar yaparak uzun süredir bu hastalıkla ilgileniyoruz. Hastalarımızın bu uzun yolculuğunda onlara el uzatan bir yoldaş olmak istedik.”
Prof. Dr. Yeşim Beckmann, Doç. Dr. Cihat Uzunköprü
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Nöroloji AD
TOPLUMDA MS HASTALIĞININ BİLİNİR OLMASI VE FARKINDALIK DÜZEYİ ÖZELLİKLE SON 10 YILDA BELİRGİN ŞEKİLDE ARTTI. BU ARTIŞIN EN ÖNEMLİ NEDENLERİ; SIK YAPILAN HASTA VE HEKİMİ BİR ARAYA GETİREN YÜZ YÜZE TOPLANTILAR, EĞİTİCİ PROGRAMLAR, SORU CEVAP ŞEKLİNDE YAPILAN ONLINE TOPLANTILAR, MEDYA VE SOSYAL MEDYA YAYINLARI, TÜRKİYE MS DERNEĞİ BÜNYESİNDE YAPILAN HASTALIK İLE İLİŞKİLİ YAYINLAR, HASTA KAMPLARI VE HASTANELERİMİZDEKİ ÖZGÜN MS POLİKLİNİKLERİ ÇERÇEVESİNDE VERİLEN EMEKLERDİR.
F. L: Sizleri tanıyabilir miyiz? Akademik kariyerinizden bahseder misiniz?
DR. YEŞİM BECKMANN: İzmir 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunuyum. Ege Üniversitesi Nöroloji Kliniği’nde uzmanlığımı tamamladım. Halen İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Nöroloji Anabilim Dalı’nda çalışıyorum. 2001 yılında aynı hastanede Multipl Skleroz ve Demyelinizan Hastalıklar Polikliniği’ni ve yataklı kliniği oluşturdum; o tarihten itibaren bu birimleri aktif olarak yönetiyorum. Eş zamanlı olarak Almanya Hamburg’da bulunan Eppendorf Üniversitesi Nöroloji Kliniği Multipl Skleroz ve Demyelinizan Hastalıklar Ünitesi ile ortak proje ve çalışmalar içerisindeyim. Türkiye Multipl Skleroz Derneği ve Alman Multipl Skleroz Derneği üyesiyim. İki yüz’ün üzerinde bilimsel yayınım ve akademik çalışmalarım var. Evliyim ve Deniz, Ege, Dobby adlarında 3 çocuk annesiyim. İngilizce ve Almanca biliyorum.
DR. CİHAT UZUNKÖPRÜ: Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunuyum. Uzmanlık eğitimimi Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı’nda tamamladım. 2014’ten bu yana kliniğimizde çalışıyorum. 2017 yılında İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Nöroloji AD’de öğretim üyesi olarak göreve başladım, 2022’de de doçent ünvanını aldım. Türk Nöroloji Derneği üyesiyim. Türk Nöroloji Derneği Nöroimmünoloji Çalışma Grubu Sekreteri olarak görev yapmaktayım.
Nörolojide en çok odaklandığınız hastalıklar hangileri?
DR. YEŞİM BECKMANN: Büyük ve çok yataklı bir nöroji kliniğinde öğretim üyesi olarak çalıştığım için tüm nörolojik hastalıklar ile ilgiliyim. Özel ilgi alanım olan multipl skleroz, nöromyelitis optika, MOGAD, transvers myelit, nöroromatolojik hastalıklar gibi santral sinir sisteminin demyelinizan otoimmun hastalıklarıdır.
DR. CİHAT UZUNKÖPRÜ: Nörolojide daha çok odaklandığım hastalıklar multipl skleroz, nöromyelitis optika ve MOGAD gibi demiyelinizan hastalıklar ile baş ağrısıdır. Kronik baş ağrısı bulunan kişilere sinir blokajları ve botoks gibi uygulamalar yapmaktayım.
Multipl skleroz (MS) alanında öne çıkan çok değerli çalışmalarınız var. MS ile ne zaman ilgilenmeye başladınız ve neden özellikle MS? Multipl skleroz her ikimizin de asistanlık yıllarımızdan beri ilgimizi çeken bir hastalıktı. Takip eden yıllarda bu hastalık ile ilgili önemli gelişmeler oldu ve olumlu sonuçlar elde edilmeye başlandı. MS daha çok gençlik yıllarında başlayan kronik bir hastalıktır. Kontrol ve tedavi edilmediği takdirde bireyin yaşamı boyunca ağır engelliliğe yol açabilecek özelliğe sahiptir. Günümüz koşullarında bilimin ışığında bu hastalığın tedavisi ile ilgili pozitif adımlar atıldı. Hem hasta takip edip tedavi düzenleyerek hem de akademik çalışmalar yaparak uzun süredir bu hastalıkla ilgileniyoruz. Hastalarımızın bu uzun yolculuğunda onlara el uzatan bir yoldaş olmak istedik.
MS, erken tanı ve tedavi ile diğer santral sinir sistemi hastalıklarına göre daha olumlu sonuçlar alınan, günlük yaşam aktivitelerin yerine getirilmesinde ve işlevsel açıdan yaşamın sürdürülmesinde sınırlandırıcı etkileri daha az olan bir hastalıktır.
MS nasıl bir hastalıktır? Risk faktörleri nelerdir? Toplumsal farkındalık düzeyi ve tedavilere hasta uyumu hakkında neler söyleyeceksiniz? Multipl skleroz, en sık genç erişkinlerde izlenen bir hastalıktır, kadınlarda erkeklere oranla daha sık izlenmektedir. Santral sinir sisteminin otoimmün dediğimiz bağışıklık sisteminin belli alanlarda yanlış çalışması sonucu ortaya çıkar. Sinir liflerinin çevresinde bulunan ve siniri koruyan myelin tabakasının yıkımı sonucu ortaya çıkar. Myelin tabakasını zarara uğratan, kişinin bağışıklık sistemi hücreleri olan lenfositlerdir. Tüm dünyada yaklaşık 3.5 milyon MS’li birey olduğu düşünülmektedir ve tedavi edilmediği takdirde genç popülasyonda en sık engellilik nedenidir.
Son yıllarda toplum tarafından daha çok bilinir hale gelmiş ve nöroloji pratiğinde önemli bir yer elde etmiştir. Bazı hastalıklarla karışabilmesi nedeniyle, ayırıcı tanı son derece önemli olup, uygun tedaviler ve düzenli hasta izlemleri ile hastalığa bağlı engellilik belirgin şekilde azalmaktadır. Toplumda hastalığın bilinir olması ve farkındalık düzeyi özellikle son 10 yılda belirgin şekilde arttı. Bu artışın en önemli nedenleri; sık yapılan hasta ve hekimi bir araya getiren yüz yüze toplantılar, eğitici programlar, soru-cevap şeklinde yapılan online toplantılar, medya ve sosyal medya yayınları, Türkiye MS Derneği bünyesinde yapılan hastalık ile ilişkili yayınlar, hasta kampları ve hastanelerimizdeki özgün MS poliklinikleri çerçevesinde verilen emeklerdir.
Tedaviye uyum hastadan hastaya değişiklik göstermekte. Multipl skleroz, hipertansiyon ve diyabet hastalıkları gibi kronik bir hastalık olduğu için hastalarımız uzun yıllar ilaç kullanmak zorundalar. Daha önceki yıllarda koruyucu tedavi olarak elimizde sadece enjeksiyon tedavileri vardı. Bu ilaçların enjeksiyon yerlerinde yarattığı lokal ve sistemik yan etkilerinden dolayı hastalarımız kullanım zorluğu yaşıyorlardı. Ancak 2000’li yıllarda elimizdeki tedavi seçenekleri çok arttı ve halen de artıyor. Enjeksiyon tedavilerine ek olarak, kullanımı çok daha kolay ve etkinliği yüksek oral tabletler, aylık veya uzun aralıklarla aylık hatta yıllık serum infüzyon tedavileri geliştirildi. Bu tedaviler ile hastalarımızın ilaç uyumu da arttı.
Multipl skleroz günümüzde kontrol altına alınan ve yakın zamanda tümüyle tedavi edilen bir hastalık olacaktır. Multipl skleroz bir uzun yol hikayesidir. Dolayısıyla bu hikayede hastalarımız uzun tedavi süreci, psikososyal deneyimler, aile ve iş ilişkileri, günlük yaşam deneyimleri, toplumsal ilişki deneyimleri yaşarlar. MS, erken tanı ve tedavi ile diğer santral sinir sistemi hastalıklarına göre daha olumlu sonuçlar alınan, günlük yaşam aktivitelerin yerine getirilmesinde ve işlevsel açıdan yaşamın sürdürülmesinde sınırlandırıcı etkileri daha az olan bir hastalıktır. İşte biz, bu uzun hikayede multipl sklerozlu bireylerin yoldaşı ve yardımcısı olmak istedik ve arkadaşlığımız halen devam ediyor.
MS tanı ve tedavisinin son 10 yılına bir perspektif yapacak olursanız geçmişten bugüne olan gelişmelerle ilgili neler söylersiniz? Multipl skleroz yaklaşık 150 yıldır bilinen bir hastalık ancak 2000’li yıllarda hastalıkla ilgili en önemli gelişmeler elde edildi. Radyolojik tekniklerin ileri düzeye gelmesi ile beyin ve omurilik lezyonlarını çok daha net görüyoruz ve bu şekilde tanı koyabiliyoruz. Ayrıca MS’i taklit eden hastalıkların ayırıcı tanısını daha net yapabiliyoruz. Tanıya destek amaçlı laborutuvar alanında gelişmeler, özellikle biyolojik göstergeler akademik ve pratik hayatımızda yer alıyor. Bir diğer gelişme tedavi alanında oldu. Klinik ilaç çalışmaları ve bu çalışmalardan elde edilen pozitif veriler mevcut. Bu çalışmalara bizlerin gerçek yaşam çalışmaları ve gözlemlerimiz eklendi. İlaçların etkinlik ve güvenlik verileri arttıkça tedavi alanında başarılı sonuçlar elde edilmeye başlandı. Bu durum hem hasta hem hekim memnuniyetini ve güvenini arttırdı. Her alanda olduğu gibi bilim ve teknolojideki gelişmelerin olumlu sonuçlarını MS alanında da görüyoruz.
Multipl skleroz ile ilgili yakın zamanda çok kıymetli bir kitabın yazılmasına önderlik ettiniz. Bu kitap hangi motivasyonla ve hangi ihtiyaca karşılık hazırlandı? Bu konuyla ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz? Multipl skleroz kitabımız, deneyimleri ve özgün bilimsel çalışmaları ile multipl skleroz ve demyelinizan hastalıklara gönül vermiş değerli klinisyen ve akademisyenleri bir araya getirmiş ve onların emeği ile hazırlanmıştır. Kitabımızın amacı, tıp eğitimi alan öğrencilerimiz, nöroloji uzmanlık eğitimi alan araştırma görevlileri, uzman hekimler ve akademisyenlere multipl skleroz ile ilgili sistematik ve doğru bilgiler sunmaktır.
ÖNCELİKLİ AMACIMIZ TIP EĞİTİMİ ALAN ÖĞRENCİLERİMİZ, NÖROLOJİ UZMANLIK EĞİTİMİ ALAN ARAŞTIRMA GÖREVLİLERİ, UZMAN HEKİMLER VE AKADEMİSYENLERE MULTİPL SKLEROZ İLE İLGİLİ SİSTEMATİK VE DOĞRU BİLGİLER SUNMAK OLDU. KİTABIMIZ HASTALIK EPİDEMİYOLOJİSİ, TANI, AYIRICI TANI, RADYOLOJİK İNCELEMELER, TEDAVİ VE EŞLİK EDEN DURUMLAR GİBİ GENİŞ BİR YELPAZEDE KONUYU ELE ALMIŞTIR. KİTABIMIZLA, ZENGİN İÇERİĞİ İLE ÜLKEMİZ VE YURT DIŞINDA BİR İLK OLMA ÖZELLİĞİNİ TAŞIDIĞINDAN DOLAYI AYRICA GURUR DUYUYORUZ.
Bu kitabı yazmak için sizi motive eden neydi? Fikir aşamasından rafta satılmasına kadar olan süreçte yaşadıklarınızı anlatır mısınız? Bir poliklinik günü asistan hekimlere multipl skleroz ile ilgili sorduğumuz bir soruya yanıt alamayınca kendimizi de sorgulamamız gerektiğini düşündük ve bu kitabı yazma fikri böylece doğdu. Multipl skleroz ile ilgili tüm bilgileri derleyen, güncel gelişmeleri içeren bir kitap hem ülkemizde hem de yurt dışında yoktu maalesef. Multipl skleroz ile ilgili güncel ve özgün bir bilgi kaynağının eksikliği nedeniyle bu kitabın yazılmasına karar verdik. Bu amaçla, multipl skleroz hastalığına gönül veren, yıllarını bu hastalık ile geçirmiş deneyimli hekim ve akademisyenleri bir araya getirdik ve onların da sonsuz desteği ve emeği ile bu kalın kitabı yazdık. Öncelikli amacımız tıp eğitimi alan öğrencilerimiz, nöroloji uzmanlık eğitimi alan araştırma görevlileri, uzman hekimler ve akademisyenlere multipl skleroz ile ilgili sistematik ve doğru bilgiler sunmak oldu. Kitabımız hastalık epidemiyolojisi, tanı, ayırıcı tanı, radyolojik incelemeler, tedavi ve eşlik eden durumlar gibi geniş bir yelpazede konuyu ele almıştır. Kitabımızla, zengin içeriği ile ülkemiz ve yurt dışında bir ilk olma özelliğini taşıdığından dolayı ayrıca gurur duyuyoruz.
Multipl skleroz ile ilgilenmek isteyen uzman hekim adaylarına neler önerirsiniz? Multipl skleroz kronik bir hastalıktır ve her kronik hastalıkta olduğu gibi sabır ve ilgi gerektirir. Bu tarz hastalıklarda hasta hekim ilişkisi ve hastalara ayrılan etkin süre çok önemlidir. Bu güven ortamı tedaviden elde edilen başarıya önemli katkı sağlar. Multipl skleroz ile ilgilenmek isteyen uzman hekim adaylarına öncelikle özgün bir multipl skleroz polikliniği oluşturmalarını ve her ne kadar günümüz sağlık sisteminde kolay olmasa da bu hastalarımıza yeterli süre ayırmalarını, erken tanı ve gecikmeden, erken tedavi etmelerini öneririz.
Yorum yaz
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.