“Abdi İbrahim cesur, sorumlu ve tutku dolu yaklaşımı ile 2025 vizyonu doğrultusunda büyük hedeflere doğru ilerlerken ruhsatlandırma ve pazar erişim direktörlüğü olarak bizler de özverili, dinamik ve heyecanlı yapımızla bu hedeflere katkı sunmak için çalışıyoruz. Biyoteknoloji gibi stratejik alanlara hızlı uyum sağlamak, uluslararası pazar rekabeti açısından ihracat hedefi olan ülke regülasyonlarını takip edip pazara hızlı giriş alternatiflerini araştırmak, rekabette geri kalmayacak şekilde yeni ürünlerin zamanında pazara verilebilmesi için verimli bir takip süreci yönetmek gibi konulara yoğunlaşarak, ruhsatlandırma alanında da Abdi Ibrahim’in liderliğine ve vizyonuna yakışan, fark yaratan bir iş birimi olmak hedefiyle çalışmalarımızı yürütüyoruz.”
Fikir Liderleri Dergisi Eylül sayısı yayımlandı ve dağıtımı sürüyor. Eylül sayısının sektörel ana dosya konularından “Ruhsatlandırma, pazara erişim ve kamu ilişkileri” okurundan büyük ilgi görüyor. Sektörel bir dergi olduğu için uyum kuralları gereği sadece ilaç endüstrisi yöneticisi ve hekimlere ulaşan Fikir Liderleri Dergisi’nin bilimsel konularının dışındaki sektörel konularını çok sayıda okuyucu merak ediyor. Bu nedenle, Abdi İbrahim Ruhsatlandırma ve Pazara Erişim Direktörü D. Çiğdem Akyürek ile gerçekleştirilen röportajı sitemize taşıdık.
F. L: Sizi tanıyabilir miyiz? Profesyonel kariyerinizden ve mesleki ilgi alanlarınızdan bahseder misiniz?
D. Ç. Akyürek: 1979 İstanbul doğumluyum. 2001 yılında İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kimya Bölümü’nden mezun oldum. Lisans eğitimim sonrasında İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Uluslararası İşletmecilik Sertifika Programı’nı tamamlayıp 2002 yılında ilaç sektöründe işe başladım. İlaç sektörü, çok istediğim bir sektördü. İlk deneyimim pazarlama departmanında oldu. Asistan ürün müdürü olarak Lilly İlaç’ta başlayan kariyerim Toprak İlaç’ta ürün müdürü olarak devam etti. Yaklaşık 3,5 yıl süren pazarlama tecrübesinden sonra ilaç sektöründe farklı bir alan arayışı içine girdiğim sırada Abdi İbrahim’in “Ruhsatlandırma Uzmanı” ilanı ile karşılaştım. O dönemde birlikte çalıştığım yöneticimin “Ruhsatlandırma ileride her ilaç şirketi için stratejik ve kritik bir departman haline gelecek” öngörüsüne güvenerek Abdi İbrahim’in ilanına başvurdum. Böylece 2005 yılında ilaç sektörünün lideri Abdi İbrahim’de ruhsatlandırma uzmanı olarak işe başladım. Ruhsatlandırma yöneticiliği ve ruhsatlandırma müdürlüğü görevlerinin ardından 1 Ocak 2017 itibariyle Abdi İbrahim Ruhsatlandırma ve Pazar Erişim Direktörü olarak atandım. Halen de bu görevime büyük bir heyecan ve tutkuyla devam ediyorum.
Direktörlük olarak farklı pek çok departmanla iş birliği içinde çalışıyoruz. İlaç şirketlerinde ruhsatlandırma ve pazar erişim departmanlarının dokunmadığı bir birim yoktur. Bu kadar yaygın bir iç paydaş ağı sürekli iletişim halinde olma gerekliliğini de beraberinde getiriyor. Bu iletişimin diğer tarafında ise yurt dışındaki lisansörlerimiz, farklı ülkelerdeki partnerlerimiz ve çalışanlarımız yer alıyor. Farklı coğrafyalarda farkı kültürler ile çalışmak hem global alanda tecrübe kazanmak hem de farklı bakış açılarını tanımak, anlamak ve bu çerçevede zenginleşmek için değerli fırsatlar sunuyor. Abdi İbrahim’in gelecek planları ve hedefleri doğrultusunda bu keyifli yolculuğa eşlik eden ana departmanlardan biri olmak ve şirketin geleceğini birlikte şekillendiren kararlarda rol almak iş tatmini sağladığı gibi yaptığımız işten keyif almamızı da sağlıyor.
Direktörlüğünüzün amacını, organizasyon yapısını ve faaliyetlerini öğrenmek isteriz. Departmanınız Abdi İbrahim için ulusal ve global olarak nasıl bir misyon ve öneme sahip? “Ruhsatlandırma ve Pazar Erişim Direktörlüğü” olarak; “Türkiye Ruhsatlandırma”, “Uluslararası Pazarlar Ruhsatlandırma”, “Pazar Erişim” ve “Resmi İşler” olmak üzere dört ana birimimiz mevcut. Bu birimlerin kendi içlerinde ayrı ekipleri de var. Resmi işler ekibimiz Ankara’da yerleşik olarak görev yapıyor. Diğer üç birim ve ekipleri ise İstanbul’daki merkez ofisimizde çalışıyor.
İşiyle ilgili tutkulu, idealleri olan, fırsatları kovalayan, doğru işler yaparak şirketin projelerini hayata geçirmek isteyen ve bundan heyecan duyan bir ekibiz. Abdi İbrahim’in geleceğine ve stratejisine ortak olmamız departman olarak ana motivasyon kaynağımız.
Ana faaliyet alanlarımızı, Türkiye ve diğer tüm hedef ülkelerde piyasada yer alacak yeni ürünlerin ilgili ülke gerekliliklerine göre ruhsatlandırılmalarını sağlamak, mevcut ürünlerimizin ruhsatlarının yaşatılabilmesi için gerekli yasal güncelleme işlemlerini yürütmek, hem yeni ürünlerin hem de mevcut portföyün fiyatlandırma ve geri ödeme süreçlerini yönetmek, kamu kurum ve kuruluşları ile ilgili süreçlerimizi takip etmek, hedef ruhsatlandırma planlarını bildirerek şirketin uzun dönem stratejilerine yön vermek şeklinde özetleyebilirim.
Ruhsatlandırma ve pazar erişim departmanı ilaç endüstrisi ile sağlık otoriteleri arasında köprü işlevi görmekte. Biz ise yaptığımız işi sadece mevzuata dair, teknik bir iş olarak görmüyoruz. İnsan sağlığına hizmet edecek kaliteli, etkili ve güvenli ürünleri kullanıma sunmak için çalışıyoruz, hayatı iyileştirme hedefiyle güne başlıyoruz ve bu motivasyonla işlerimize dört elle sarılıyoruz.
Faaliyet gösterdiğimiz ülkelerin 15’inde kendi çalışanlarımız ile yer alıyoruz. Bunlar arasında Almanya, Arnavutluk, Azerbaycan, Bosna Hersek, Cezayir, Kazakistan, Portekiz, Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler yer alıyor. Farklı distribütörler aracılığı ile veya lisans anlaşmaları sayesinde 60’tan fazla ülkeye ihracat yapıyoruz. Türkiye’deki liderliğimizi ve başarımızı koruyarak uluslararası pazarlarda da hızla yükselen bir değer olmak için çalışıyoruz.
Abdi İbrahim cesur, sorumlu ve tutku dolu yaklaşımı ile 2025 vizyonu doğrultusunda büyük hedeflere doğru ilerlerken Ruhsatlandırma ve Pazar Erişim Direktörlüğü olarak bizler de özverili, dinamik ve heyecanlı yapımızla bu hedeflere katkı sunmak için çalışıyoruz. Her proje sürecini Ar-Ge aşamasından itibaren planlayıp takip etmek; ruhsatlandırma ve önceliklendirme stratejisini belirlemek, iç paydaşlar ile stratejiler doğrultusunda iletişimi geliştirmek, şirket hedefleri ile uyumlu zamanlarda ürünlerin piyasaya verilmesini sağlamak, lisansör ilişkilerini yönetmek, piyasadaki mevcut ürünler ile ilgili güncellemeleri yapıp canlı tutmak, hem Türkiye’deki hem de yurt dışındaki regülasyon değişikliklerini takip etmek ve sağlık otoriteleri ile iletişim halinde olmak öncelikli sorumluluklarımız arasında yer alıyor.
İlaç sektöründe rekabet arttıkça yenilikçi ürünlere ve yaklaşımlara olan ihtiyaç da artıyor. Bu noktada; ilaç endüstrisi ve üniversiteler arasında yürütülecek ortak projelerin ürüne dönüştürülmesi süreçlerine dahil olmanın çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Biyoteknoloji gibi stratejik alanlara hızlı uyum sağlamak, uluslararası pazar rekabeti açısından ihracat hedefi olan ülke regülasyonlarını takip edip pazara hızlı giriş alternatiflerini araştırmak, rekabette geri kalmayacak şekilde yeni ürünlerin zamanında pazara verilebilmesi için verimli bir takip süreci yönetmek gibi konulara yoğunlaşarak, ruhsatlandırma alanında da Abdi İbrahim’in liderliğine ve vizyonuna yakışan, fark yaratan bir iş birimi olmak hedefiyle çalışmalarımızı yürütüyoruz.
Abdi İbrahim’in portföyü ve tedavi alanları hakkında bize bilgi verebilir misiniz? Yakın gelecekte yeni tedavi alanlarında ürünler olacak mı, paylaşmak ister misiniz? Abdi İbrahim 110 yıllık köklü bir geçmişe ve geniş çeşitliliğe sahip bir ürün portföyüne sahip. İmmünoloji, onkoloji, nöroloji, kardiyoloji gibi farklı tedavi alanlarında 550’den fazla ürün barındıran portföyümüzde akut ve kronik hastalıkların tedavisinde kullanılan referans ve eşdeğer beşeri tıbbi ürünler, takviye edici gıdalar, dermokozmetik ürünler ve tıbbi cihazlar yer alıyor. Hem çalıştığımız lisansörlerimiz hem de verdiğimiz üretim hizmetleri kapsamında yaptığımız ortaklıklar sayesinde yeni tedavi alanlarındaki yeni nesil ürünlerin üretimlerini Abdi İbrahim tesislerinde gerçekleştirme imkanı buluyoruz. İnsan sağlığı için yeni tedavi alternatiflerine uyumlu yeni ürünleri mevcut ürünlerimiz arasına ekleyerek daha da güçlü bir portföy ile faaliyetlerimize devam etme hedefiyle çalışıyoruz.
Türkiye’deki ilaçta pazar erişim, kamu ilişkileri ve ruhsatlandırma süreçleri hakkında bilgi alabilir miyiz? Gelişmiş ülkelerde son dönemlerde ön plana çıkan ruhsat trendleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülke, ilaç sektörünü stratejik sektör olarak belirlemiş durumda. Benzer şekilde ülkemizde de global değişimlere ve trendlere paralel şekilde sektörümüzün pozisyonu gittikçe güçleniyor. Hızla gelişen yeni tedavi yöntemleri ve biyoteknolojiye dayalı ürünler ile ilaç sektöründeki büyüme beklentisinin devam edeceğini öngörüyoruz. Bu değişime bağlı olarak da ruhsatlandırma ve geri ödeme süreçlerindeki yasal düzenlemeler, mevzuatlar güncelleniyor. Ülkelerdeki ruhsatlandırma alanındaki çalışmaların uyumlu hale getirilmesini düzenleyen ICH, sağlıkla ilgili konuları yönetip koordine eden DSÖ, ülkelerin ilaç üretimlerini kendi bünyelerine almak istemesinden doğan yerelleşme kavramı, ilaçların üretim koşullarını belirleyen GMP gereklilikleri ve kalite sistemleri gibi başlıklar sayesinde aslında global olarak kabul edilen ruhsat standartlarına doğru giden bir eğilim içindeyiz.
Ruhsatlandırma işlemlerine kısaca ilaçların güvenilirliği, etkinliği ve kalitesi bakımından T. C. Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) tarafından yürütülen inceleme ve onay işlemlerinin tamamıdır diyebiliriz. Ruhsatlandırma ve fiyatlandırma ile ilgili süreçler için TİTCK ile, geri ödeme süreçleri için ise Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile birlikte çalışıyoruz.
Ülkemizde ruhsatlandırma işlemleri uluslararası mevzuatlara uygun şekilde hazırlanan çok sayıda yönetmelik ve kılavuz doğrultusunda yürütülüyor. İlaç ruhsat dosyalarının etkinlik, kalite ve güvenilirlik açısından değerlendirilmeleri bilimsel komisyonlar tarafından yapılıyor. Bu komisyonlardan biri olan Öncelik Değerlendirme Kurulu’na ruhsat başvurusu yaptığımız veya yapacağımız ürünümüz için önceliklendirme talebinde bulunabiliyoruz. Tedavide veya teşhiste ilk olan, yenilik getiren veya kamu sağlık harcamalarını azaltmak veya ilacın topluma hızlı bir şekilde ulaşmasını temin etmek üzere halk sağlığı açısından ihtiyaç duyulan, ülke politikaları açısından stratejik ürünlere ait başvurular dikkate alınarak öncelik onayı verilebiliyor. Böylece öncelik veya yüksek öncelik verilen ürünlerin diğer ürünlere göre daha hızlı ruhsatlandırılarak piyasaya erken erişmeleri sağlanabiliyor.
Burada bahsetmemiz gereken bir başka konu da ithal ürünler için uygulanması gereken GMP (İyi Üretim Uygulamaları) denetimleri. Mart 2010 tarihinden itibaren ülkemize ithal olarak gelecek tüm beşeri tıbbi ürünlerin üretim yerleri ülke ayrımı yapılmadan Sağlık Bakanlığı tarafından GMP açısından denetleniyor. Bu denetim süreçleri tamamlanmadan ruhsatlandırma onayı verilmiyor.
İlaçta bir diğer önemli konu da fiyat. Fiyatları belirlemek için 2004 yılından bu yana “Referans fiyat sistemi” adını verdiğimiz ve tüm uygulama alanları fiyat tebliğinde belirtilen bir sistem kullanıyoruz. Bu kapsamda, Avrupa Birliği üyelerinden seçilmiş 5 ülkedeki ilaç fiyatları arasından en ucuz olanlar ülkemizdeki fiyatlar için temel oluşturuyor. Belirlenen kaynak fiyatlara ayrıca değişik ilaç grupları için farklı düzeylerde tavan oranlar uygulanıyor. Kaynak fiyatlar Euro cinsinden takip edildiğinden TL’ye dönüştürülmeleri için her yıl şubat ayında belirlenen sabit bir Euro kuru kullanıyoruz. Sağlık Bakanlığı’ndan alınan fiyat sonrasında SGK’ya başvuru yaparak geri ödeme listesine girmesini talep ettiğimiz ürünler için kamu kurum iskontosu adı altında da fiyat indirimleri uygulanıyor.
Pazara erişim ve kamu ilişkileri yönetiminde gelecekle ilgili öngörüleriniz neler? Pazar erişimi çok genel hatlarıyla; “Bir ürünün o üründen faydalanabilecek olan tüm uygun hastalara, uygun fiyatta, hızlıca ve sürdürülebilir şekilde eriştirilmesini garanti altına alacak süreçlerin bütünü’’ olarak tanımlayabiliriz. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde pazara erişimin değeri giderek artıyor. Değişen dünyada hasta ve tüketicilerin beklentileri de değişiyor ve gelişiyor. İnovatif ilaçlar hayatımıza giriyor, bilinçleniyoruz, yaşlanıyoruz, ilaç bütçelerimiz kısıtlanıyor; öte yandan yeni uygulamalar ve politikalar devreye alınıyor. Bu başlıkların hemen hepsi pek çok ülke için geçerli. Bu noktada geleceği değerlendirirken yeni dinamikleri ve değişen beklentileri dikkate almak gerektiğine inanıyorum. Tedavilerin ekonomik kazanımlarına çok yönlü bakmak, klinik faydanın getirisini ön planda tutmak, “Değer Temelli Sağlık Hizmeti” üzerinde çalışacak projeler geliştirmek, gelecek açısından firmaların ve otoritelerin üzerinde birlikte çalışabileceği başlıklar olarak sayılabilir.
Yenilikçi tedavilere ve sağlığa ülke olarak yapılan yatırımlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Türkiye’de yenilikçi ürünlere daha hızlı erişim için sizce neler yapılmalıdır? Yeni tedaviler ve ürünler pek çok hastalığın seyrini pozitif anlamda değiştiren; hastalara ve toplumlara değer katan çözümlerdir. Ülkemizde maalesef yeni alternatiflere erişim hızının yavaşladığını gözlemlemekteyiz. Türkiye’de kullandığımız fiyatlandırma sisteminde referans ülkelerdeki en düşük fiyatı alma şartı, sabit kur uygulaması, SGK tarafında uygulanan iskontolar, geri ödeme sürecinde listeye girebilmek için talep edilebilecek ilave iskontolar, uzun değerlendirme süreçleri gibi nedenlerle geliştirdiğimiz ve üretimini kendi tesislerimizde yaptığımız bazı yeni ürünleri hastaların erişimine sunmakta geciktiğimiz durumlar yaşamaktayız. Türkiye’deki resmi fiyatların başka ülkeler tarafından referans alınıyor olması nedeniyle uzun yıllardır iş birliği içerisinde olduğumuz lisansörlerimiz yeni ürünlerini ülkemize getirme konusunda tereddüt edebiliyorlar. Bu da yenilikçi ilaçların erişimini gittikçe güçleştiren bir başka faktör. Sektörümüzü global ölçekte ileriye taşıyacak düzenlemeleri devreye almak, Türkiye’deki yatırımları desteklemek, bu yatırımlar sayesinde ürüne dönüşecek yeni tedavilerin önünü açabilecek ruhsatlandırma ve geri ödeme politikalarını oluşturmak, bazı ülkelerde uygulanan çeşitli pazara erişim anlaşmaları üzerinde çalışmak erişim süreçlerine pozitif katkı sağlayacaktır.
İnovatif ilaç geliştirme ve üretme konusunda tüm paydaşlara ve otoriteye ne gibi önerileriniz olur? Abdi İbrahim olarak odaklandığımız en önemli alanların başında inovasyon geliyor. Hem geçmişte aldığımız aksiyonlarla hem de gelecek planlarımız ve hedeflerimiz ile bu alana olan ilgimizi ortaya koyuyoruz. Abdi İbrahim Ar-Ge Merkezimiz aracılığıyla yürüttüğümüz projelerin yanı sıra yeni ürün lansmanlarımız, İsviçre merkezli bir biyoteknoloji şirketi olan OM Pharma yatırımımız, oftalmoloji alanında gen terapisi ve yeni nesil aşılara odaklanan ABD merkezli bir biyoteknoloji girişimi olan Ocugen yatırımımız, yeni ürün geliştirme süreçlerindeki üniversite iş birliklerimiz ile inovasyon alanında da liderliğimizi ortaya koyacak çalışmalar içindeyiz.
Abdi İbrahim, 2025 hedefleri çerçevesinde daha sürdürülebilir ve erişilebilir bir sağlık ekosistemine katkısını artırabilmek adına ortakları ve paydaşlarıyla iş birliğini her geçen gün daha da güçlendirmeyi hedefliyor. Bugün yaptığımız gibi inovasyona odaklanarak, bu konuda kendi uzmanlığımızı ve yetkinliğimizi artırarak geliştirmek için otoriteler ile çalışıyor ve verimli sonuçlar almanın mutluluğunu yaşıyoruz.
Yeni ve inovatif ürünlerin stratejik olarak önceliklendirilmesi, değişen dünya şartlarına uyum sağlayacak şekilde biyoteknolojinin resmi otoriteler nezdinde devlet öncelikleri arasına alınması ve bu doğrultuda politikalar uygulanması, yenilikçi tedavilerin geliştirilmesi ve üretilmesi konusunda destekler sağlanması, bu ürünleri hayata geçirecek yetkinliklere ve tecrübeye sahip insan gücünün oluşturulması konusunda sektördeki paydaşlarımız, STK’lar ve düzenleyici kurumlar hep birlikte çalışmalı diye düşünüyorum.
Yorum yaz
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.