FARKINDALIKÖNE ÇIKAN HABERLERSAĞLIKTOPLUM SAĞLIĞI

Kanser tedavisi görmek çocuk sahibi olmanıza engel değil!

Kanser tedavisinin üreme hücrelerine zarar veren bir tedavi olması nedeniyle ülkemizde kanser tedavisi öncesi yumurta veya sperm dondurma işlemlerinin yapılabildiğini hatırlatan Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı Dr. Öğr. Ü. Mert Yeşiladalı, “Böylece hastalar kanser tedavisinden sonra da çocuk sahibi olabiliyor. Ancak ne yazık ki hastaların çok büyük kısmı bu konuda yeterli bilgiye sahip değil” dedi. 
Kanser tedavisinin üreme hücrelerine zarar veren bir tedavi olması nedeniyle ülkemizde kanser tedavisi öncesi yumurta veya sperm dondurma işlemlerinin yapılabildiğini hatırlatan Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı Dr. Öğr. Ü. Mert Yeşiladalı, “Böylece hastalar kanser tedavisinden sonra da çocuk sahibi olabiliyor. Ancak ne yazık ki hastaların çok büyük kısmı bu konuda yeterli bilgiye sahip değil” dedi. 

Kanser tedavisinde bugün gelinen noktayla birçok kanserde tedavide oldukça başarılı sonuçlara ulaşılabiliyor. Ancak bununla birlikte özellikle genç yaşta kanserle karşı karşıya kalmış ve özellikle de çocuk sahibi olmak isteyen kişiler için doğurganlığın korunması da ayrı bir önem taşıyor.

Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı Dr. Öğr. Ü. Mert Yeşiladalı, bu noktada kanser tedavisi öncesinde uygulanacak yumurta ve sperm dondurma işlemlerinin hastalara çocuk sahibi olma imkanı sağlayabildiğini söyledi.

HASTALAR BU KONUDA YETERLİ BİLGİYE SAHİP DEĞİL!

Ancak bu konuda hala hastaların yeterli bilgiye sahip olmadığına işaret eden Dr. Öğr. Ü. Mert Yeşiladalı, konuyla ilgili ilginç sonuçları olan araştırmayı paylaştı: “2006-2010 yılları arasında ABD’de yapılan bir çalışmada kanser tedavisi alacak hastaların sadece %6’sının tedavinin kısırlığa neden olabileceği ve doğurganlığın korunmasının mümkün olduğu ile ilgili bilgilendirildiği rapor edilmiş. Bu inanılmaz düşük bir oran. Ancak son 10 yılda, gerek yumurta dondurma tekniklerinin gelişmesi, gerekse bu konunun kongre ve bilimsel yayınlarda daha fazla gündeme gelmesi sebebiyle bu oranda artış var. Son yıllarda İngiltere’de yapılan bir çalışmada bu oranın %34’e yükseldiğini görüyoruz. Ancak yine de hastaların üçte ikisinin bu konu hakkında bilgilendirilmediği sonucu çıkıyor. Biz üreme uzmanları olarak hem hastalarımıza hem de onkoloji uzmanlarımıza bu konu hakkında farkındalık yaratmak adına elimizden geleni yapıyoruz.”

KANSERİN HEM KENDİSİ HEM DE TEDAVİSİ DOĞURGANLIĞI ETKİLİYOR

Dr. Öğr. Ü. Mert Yeşiladalı, özellikle yumurtalık kanseri ve rahim kanseri gibi jinekolojik kökenli kanserlerde bu organların alınması gerekebildiği için doğurganlığın yitirilmesi riski ile karşı karşıya kalınabildiğini belirtti. Bununla birlikte kanser türü fark etmeksizin genel olarak kanser tedavisinin de doğurganlık üzerine olumsuz etkileri olduğuna işaret ederek şu bilgileri verdi: “Sadece jinekolojik kökenli değil neredeyse bütün kanserlerin tedavileri, eğer kemoterapi ve radyoterapi kullanılacaksa, doğurganlığı etkileyebiliyor. Bilindiği üzere kanser, sağlıksız bir hücre grubunun kontrolsüz çoğalması sonucu gelişen bir hastalık. Kemoterapi de hücre çoğalmasını engellemeye dayanan bir tedavi yöntemi. Ancak bu yöntem maalesef vücutta çok seçici davranmıyor, o yüzden saç gibi, üreme hücreleri gibi, yenilenen ve çoğalan hücrelere zarar verebiliyor. Radyoterapi de aynı şekilde, eğer yumurtalıklara yakın bir bölgeye yapılacaksa yumurtalıkların zarar görme ihtimali yüksek. Bu nedenle bu tedavilerden önce, özellikle ileride çocuk sahibi olmak isteyen hastalar için doğurganlığın garanti altına alması çok önemli.

GERİ DÖNÜŞÜMSÜZ BİR ÜREME KAYBI YAŞAMAYIN

“Böyle bir imkan ve teknoloji varken geri dönüşümsüz bir üreme kaybı yaşamak, bu imkanı sonradan öğrenen hastalar için yıkıcı bir durum yaratıyor” diyen Dr. Öğr. Ü. Mert Yeşiladalı, her iki cinsiyet için de uygulanabilecek yöntemler olduğunu söyledi. Dr. Öğr. Ü. Yeşiladalı sözlerine şöyle devam etti: “Kadınların üreme hücreleri yumurtalar (oosit) ve bu hücreler yumurtalıklarda, erkeklerin üreme hücreleri ise spermler, bunlar da testislerde bulunuyor. Bu iki organ da, hücre çoğalmasının yoğun olduğu organlar, dolayısıyla kanser tedavisinin hedefindeler. Bu nedenle hem erkeklerde hem kadınlarda kanser tedavisine başlamadan önce doğurganlığın korunması konusu gündeme gelmelidir. En azından hasta bu konuda mutlaka bilgilendirilmelidir. Biz üreme uzmanları olarak sadece hastalarımızın değil doktorlarımızın da bu konudaki farkındalığını artırmaya çalışıyoruz.”

YUMURTALIKLAR DEĞİL, YUMURTA DONDURULUYOR

Günümüzde en sık kullanılan yöntemlerin kadınlar için yumurta dondurma, erkekler içinse sperm dondurma olduğunu anlatan Dr. Öğr. Ü. Mert Yeşiladalı, bu konuda insanlarda oluşan yumurta ve yumurtalık dondurma karmaşasını da şöyle açıkladı; “Bu durum halk arasında sıklıkla karıştırılan bir konudur. Üstelik bazı hastalar sadece bu nedenle çekinerek başvurmuyor. “Yumurtalık dondurma” olarak yanlış bir kullanım kullanılıyor. Ancak biz hastanın yumurtalıklarını çıkarıp dondurmuyoruz. Yumurta üreme hücresi, yumurtalık ise bu hücreleri üreten organ. Biz sadece yumurtalıkların içinden bu üreme hücrelerinden bazılarını toplayıp onları donduruyoruz. Bu işlem yumurtalıklara zarar vermiyor ve hastanın yumurta sayısını azaltmıyor. Bu ayrımı yapmak istedim çünkü bazı hastalar yumurtalıklarını alıp donduracağımızı düşündükleri için çekiniyorlar.”

MÜMKÜN OLAN EN KISA SÜREDE BAŞLANMALI

Bu tedavilerin kanser tedavisine başlamadan önce yapılması gerektiğini hatırlatan Dr. Öğr. Ü. Mert Yeşiladalı, “Kanser tedavisini geciktirmemek amacıyla da mümkün olan en kısa sürede yapılmalıdır. Yumurta dondurmak için verilen ilaçlar normalde adetin ikinci gününde başlanır. Ancak bu hastalarda zaman kaybetmemek açısından “random başlangıç protokolü” uygularız yani adet döneminden bağımsız olarak hemen ilaçlara başlarız” diye konuştu.

KANSER TEDAVİSİNDEN NE KADAR SÜRE SONRA TÜP BEBEK YAPILIR?

Kanser tedavisi tamamlanır tamamlanmaz, eğer hastanın genel durumu gebeliğe uygunsa tüp bebek tedavisinin yapılabileceğini söyleyen Dr. Öğr. Ü. Mert Yeşiladalı sözlerine şöyle devam etti: “Hastaya öncesinde genel sağlık parametrelerine bakmak amacıyla bir dizi kan testi yapılır. Kan sayımı, karaciğer fonksiyonları, böbrek fonksiyonları, tiroid fonksiyonları gibi parametrelere bakarız. Bunlar normalse ve kanserde kür elde edildiyse tüp bebek tedavisi ile gebeliğe hazırız demektir. Hastaların bilmesi gereken bir diğer önemli konu da tüp bebek tedavisinin kanser üzerine herhangi bir etkisinin olmadığıdır.”

“YUMURTALIKLAR TAMAMEN ZARAR GÖRMÜŞ OLSA BİLE GEBELİK MÜMKÜN”

Yumurtalıklar zarar görmüş olsa bile, hastanın kanser tedavisi almış olmasının sonucu etkilemeyeceğinin altını çizen Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı Dr. Öğr. Ü. Mert Yeşiladalı sözlerini şöyle sürdürdü: “Kanser tedavisinden yumurtalıklar zarar görebilir ancak rahim genellikle zarar görmez. O yüzden eğer elimizde dondurulmuş yumurtalar varsa, hastanın yumurtalıkları tamamen fonksiyon yitirmiş olsa bile sağlıklı bir gebelik elde edebiliriz. Elimizde bir rahim ve dondurulmuş yumurtalar olması yeterli.”

Yorum yaz