İlaç ve sağlık sektörü yayıncılığında önemli bir boşluğu dolduran ve bu alanda çok kısa bir sürede kendisine hatırı sayılır bir yer edinen Fikir Liderleri Dergisi’nin Mart sayısı yayımlandı.
Özgün içerik ve grafik tasarımının yanı sıra her sayısında ele aldığı konuları hem akademiden hem de endüstriden, alanının en etkin isimleriyle sayfalarına taşımasıyla ve konuları derinlemesine, çok yönlü ele almasıyla dikkat çeken Fikir Liderleri Dergisi, yeni sayısında Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Özlem Sönmez’i konuk etti. Kanser farkındalığı ekseninde açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Özlem Sönmez, kanser hastalığında toplumsal farkındalığın önemi ve tedavide umut veren gelişmeler hakkında ayrıntılı bilgiler verdi. Açıklamalardan satır başları şöyle:
“Kanser tedavilerinde son 5 yıldaki gelişmelerle hastaların yaşam süresi önemli ölçüde artmış durumda. Bunda kanser taramasının yaygınlaşmış olmasının ve kişilerin farkındalıklarının artırılarak erken tanıda yol katetmiş olmamızın da büyük bir payı var. Kanserin erken teşhisi için, kişinin herhangi bir sağlık sorunu veya şikayeti olmasa bile özellikle rahim ağzı, meme, kalın bağırsak, riskli hastalarda akciğer kanserleri için düzenli tarama testlerini yaptırması, olası kanser durumunda tedavi oranını ciddi ölçüde artırıyor. Erken tanı sonrası erken tedavi ile hastalıkların ilerlemesine dur diyebilir, yaşam kalitesini yükseltebiliriz. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2020’de 19.3 milyon yeni vaka ve 10 milyon ölüm şeklinde bildirilen oranlar, 2018 yılındaki 18.1 milyon vaka ve 9.6 milyon ölüm oranlarıyla kıyaslanınca dünyadaki kanser yükünün arttığı görülmektedir. 2020 istatistiklerine göre kadın meme kanseri, en sık teşhis edilen kanser olarak akciğer kanserini geride bırakmıştır. (Tahminen %11.7 oranıyla 2,3 milyon yeni vaka). Bunu %11.4 ile akciğer, %10 ile kolorektal, %7.3 ile prostat ve %5.6 ile mide kanserleri izlemiştir. 2030 yılına kadar kansere bağlı tüm erken ölümlerin %75’inin düşük ve orta gelirli ülkelerde gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.”
“Kanserin genetik haritasının çıkarılması, kansere neden olan mekanizmaların saptanmasına ve tedavide bu mekanizmaların hedeflenebilmesine olanak sağlamıştır. Bu önemli gelişme, özellikle belirli tümörlerde, genetik biyobelirteç testlerinin yapılmasının gerekliliğini de ortaya çıkarmıştır. Bu sayede hastalığa neden olan genetik değişikliği saptamakta ve o genetik değişiklik için geliştirilmiş ilaçları kullanabilmekteyiz. Hedefe yönelik tedaviler, hücrenin kanserleşmesine sebep olan mekanizmayı hedef alarak etki etmektedir. Hedefe yönelik tedavilerdeki en büyük gelişmeler akciğer kanseri ve malign melanom gibi çok hızlı ilerleyen kanserlerde sağlandı. Örneğin akciğer kanserinde, kanserli dokunun gen yapısında değişiklik (mutasyon) saptanırsa, kemoterapiye gerek olmaksızın bu gen değişikliklerini hedefleyen tablet şeklindeki ilaçlarla hastalık kontrolü sağlanabiliyor. Üstelik bu ilaçların etkinliği kemoterapiden daha yüksek oluyor. Bu tedavilerle %80’lere varan başarı elde edilmekteyken, kemoterapi ile bu ancak %30’larda kalıyor.”
“İmmunoonkolojik tedavilerle bağışıklık sistemi hücrelerini güçlendirerek vücuttaki tümörlere saldırmalarını sağlayabiliyoruz. Akciğer, malign melanom, böbrek, mesane, baş boyun, mide ve kalın bağırsak kanserlerinin bazı türlerinde etkin olarak kullanabiliyoruz. Bugün artık ileri evre hastalıkta sadece immünoonkolojik tedavilerle, bazen kemoterapiyi hiç kullanmadan iyi sonuçlar elde edebiliyor, hastalık kontrolünü sağlayabiliyoruz. Yeni geliştirilen ilaçlar daha çok kanserli hücreleri etkilemekte, normal hücreleri nadiren etkilemektedir. Bu sayede tedavi başarısı artmakta, bunun yanı sıra olası yan etkiler de daha az görülmekte ve hastaların yaşam kaliteleri daha az etki- lenmektedir. İmmunoonkolojik tedavileri daha yaygın kullanabilmemiz tedavi başarımızı artıracaktır.”
“Kanser yükünde hızlı artış, dünya çapında halk sağlığı ve sağlık sistemi için bir sorun teşkil etmektedir. Gelişmiş ülkeler için dahi gelecek yıllarda tanı konacak çok sayıda kanser hastasının tedavisi, palyatif-destekleyici tedavileri ve terminal dönem bakımı için yeterli bütçe temini, önemli bir sorun olacaktır. Ülkemizdeki tıbbi onkoloji uzmanı sayısı hızla artmaktadır ve hemen hemen her ilde gelişmeleri yakından takip eden iyi eğitimli tıbbi onkolog mevcuttur. Derneğimiz de onkoloji uzmanlarının eğitiminde eşitlik sağlamak için düzenli kurslar düzenlemekte ve yurt dışı eğitim desteği sağlamaktadır. Tıbbi onkoloji, multidisipliner bir branştır ve patoloji, radyasyon onkolojisi, cerrahi, radyoloji gibi branşlarla devamlı bir iş birliği içinde çalışması zorunludur. Bu zincirin halkalarından birinin zayıf/eksik olması durumunda hastalara “nitelikli” hizmet verilmesinde aksamalar olabilmektedir. Tıbbi onkoloji uzman sayısının artmış olması güzel bir gelişme olsa da sağlanan hizmetin niteliği açısından her şehirde bir tıbbi onkoloji uzmanı yerine belirli il merkezlerinde hizmet verilmesi uygun olacaktır. Tüm bu faktörlerin yanında kanserin ciddi ölçüde önlenebilir bir hastalık olduğu gerçeği Ulu- sal Sağlık Politikası’nda kanserle mücadele konusunun hak ettiği önemi arttırmaktadır.”
Doç. Dr. Özlem Sönmez’in açıklamalarını ve Fikir Liderleri Dergisi‘nin tamamını okumak için; etik değerlerine, kanunlara ve uyum kurallarına sıkı sıkıya bağlı hareket eden Fikir Liderleri Dergisi’nin ücretsiz abonelik linkinden, önce kayıt olup sonra giriş yapabilir; aynı zamanda daha önce yayımlanmış tüm sayılarına da ulaşabilirsiniz.
Fikir Liderleri Dergisi 3 ayda bir yayımlanıyor ve tamamı sadece hekimler ile sağlık profesyonellerine ve bürokratlarına ücretsiz ulaştırılıyor.
Yorum yaz
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.