OBEZİTE, CERRAHİ OLARAK NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Florence Nightingale Kadıköy Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Ziya Balta, yaptığı açıklamalarla toplumda çok merak edilen obezite tedavi yöntemlerinden cerrahi tedavileri anlattı. Günümüzde obezitenin kanıtlanmış tek tedavisinin cerrahi yöntem olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ahmet Ziya Balta, önemli bir sağlık sorunu olan obezitenin cerrahi tedavileriyle ilgili önemli açıklama ve değerlendirmelerde bulundu.
Obezitenin cerrahi tedavisinde iki temel ilke vardır. Birincisi alınacak besin miktarının kısıtlanmasıdır (restriktif yöntem). İkincisi ise besinlerin mide-barsak sisteminden emilimini bozarak alınacak kaloriyi azaltmaktır (Malabsorbtif yeöntem). Ayrıca her iki işlemin beraberce yapıldığı cerrahi (kombine) yöntemler de tanımlanmıştır.
KISITLAYICI CERRAHİ (RESTRİKTİF CERRAHİ)
*Tüp mide, (Sleeve gastrektomi)
*Mide balonu,
*Mide kelepçesi. (Gastrik bant)
EMİLİMİ BOZAN CERRAHİ (MALABSORTİF CERRAHİ)
*Bilio-pankreatik diversiyon,
*Duodenal switch.
HEM KISITLAYICI HEM EMİLİM BOZUCU CERRAHİ (KOMBİNE CERRAHİ)
Mide (gastrik) bypass (Roux-N-Y)
Mini gastrik bypass (Tek anastomozlu gastrik bypass)
CERRAHİ YÖNTEM SEÇİLİRKEN NELERE DİKKAT ETMEK GEREKİR?
Hasta için en uygun yöntemi belirlemek için doktor ile hasta arasında yapılan görüşme çok önemlidir. Obezitenin derecesi, yeme alışkanlıkları, beslenme düzeni, aktivite durumu, mevcut hastalıkları, kullandığı ilaçlar, hastanın cerrahiden beklentileri ve son olarak da hastanın isteği değerlendirilerek yöntem seçilir.
KİMLER OBEZİTE AMELİYATI OLMAMALIDIR?
*Cerrahi yöntemin risklerini kabul etmeyen hastalar,
*Genel anestezi alamayacak durumda olan hastalar, (İleri derecede kalp, akciğer ve böbrek hastalığı olanlar gibi)
*Ağır psikiyatrik bozukluk bulunan hastalar,
*Alkol ve madde bağımlılığı olan bireyler,
*Obezitenin nedeni olarak hormonal bozukluk saptanan hastalar.
OBEZİTE AMELİYATININ YARARLARI NELERDİR?
Obezite hayat kalitesinde bozulmaya neden olan bir durumdur. Obez bireyler fiziksel hareket kısıtlılığı, sosyo-psikolojik etkilenme ve birçok metabolik hastalık açısından risk altındadır. Obezite cerrahisi ile tüm bu durumlardan kurtularak daha kaliteli ve daha uzun bir yaşam elde edilebilir. O halde obezite cerrahisi ile ne kazanabiliriz?
Şeker hastalığından kurtulma
Obezite sıklıkla Tip 2 diyabet (şeker hastalığı) ile birliktedir. Yapılan araştırmalar sonucunda obez bireylerin Tip 2 diyabet hastalığına yakalanma riski normal kilolu bireylere göre kadınlarda 92, erkeklerde 42 kat daha fazladır. Obezite ve metabolik cerrahi geçiren bireyler şeker hastalığı ve onun neden olduğu kalp-damar hastalıkları, böbrek fonksiyon bozukluğu, görme kaybı ve bazı sinir sistemi bozukluklarından kurtulmaktadırlar.
Karaciğer yağlanmasının önüne geçme
Karaciğer yağlanması karaciğer hastalıklarının başında gelir ve morbid obezite en sık karaciğer yağlanması nedenidir. Uzun dönem obez kalan kişiler alkole bağlı olmayan karaciğer sirozu için aday hastalardır. Karaciğer yağlanması olan kişilerde tedavi yaklaşımı yaşam tarzı değişimi ve zayıflama şeklinde olmaktadır. Bu bağlamda obezite cerrahisi ile sağlıklı kiloya dönen hastalar karaciğer yağlanmasından da %80 oranında kurtulmaktadırlar.
Hipertansiyondan kurtulma
Aşırı kilo alma sonucunda hem sinirsel hem de böbrek sistemi bozulması obezitenin neden olduğu yüksek tansiyonun ana nedenleridir. Obez bireylerde ilaç ile tansiyonun kontrol altına alınması daha da zorlaşmaktadır. Bu durumun tedavisinde beslenme düzeni ve yaşam tarzı değişimi ya da cerrahi yöntemler ile normal kilo düzeyine dönme amaçlanmaktadır. Normal kilosuna dönen kişilerin yaklaşık %50’sinin yüksek tansiyon hastalığından kurtulması mümkündür.
Kemik ve eklem hastalıklarında düzelme
Vücut ağırlığında her 5 kilo artışı sonucunda diz ekleminde ağrı ve kireçlenme oluşma riski yapılan çalışmalarda %36 oranında artmaktadır. Bu nedenle beden kitle indeksi 30 ve üzerinde olan kadınlarda protez ameliyatlarına ihtiyaç daha fazladır. Ayrıca ayak bileği ekleminde ağrı, bel ağrısı obezitenin neden olduğu diğer eklem hastalıklarıdır. Obezite cerrahisi ile kilo kaybı sağlanarak kemik-eklem hastalıklarının ilerlemesi engellenir ve protez ameliyatı gereksinimi azaltılır.
Tıkayıcı uyku apne sendromundan kurtulma
Bireyin kilosunda %10 artış tıkayıcı uyku apne sendromuna yakalanma riskini her iki cinste de 6 kat artırmaktadır. Uyku apnesi olan kişilerin tedavisinde CPAP maskeleri kullanılmaktadır. Obezite cerrahisi ile elde edilen kilo kaybı hastaların yaklaşık %70-80’inde hem uyku apnesinden kurtulmaya hem de maskesiz uyuma konforuna kavuşturmaktadır.
Üreme ve doğurganlık fonksiyonlarında düzelme
Obezite ve polikistik yumurtalık sendromu arasında güçlü bir birliktelik vardır. Obez kadınlar ile normal kilolu kadınlar karşılaştırıldığında polikistik yumurtalık sendromu nedeniyle obezlerde adet düzensizliği daha sık ve gebe kalma oranı daha düşüktür. Obezite cerrahisi sonrası kilo kaybı sonucunda hormonal düzelme ile adet düzensizliği ortadan kalkar ve yumurtlamanın normale dönmesi ile de üreme fonksiyonları normale dönerek gebe kalma oranları yükselir.
Kanserden korunma
Toplumsal alanda yapılan çalışmalar sonucunda obezite ile birçok kanser türü arasında yakın ilişki bulunduğu ortaya konmuştur. Özellikle meme, pankreas, kalın bağırsak, rahim ve safra kesesi kanserleri bunların başında gelmektedir. Dolayısı ile obezite cerrahisi ile kilo kaybı sağlanarak bu kanserlerin gelişme olasılığı azaltmaktadır.
OBEZİTE AMELİYATLARININ RİSKLERİ NELERDİR?
“Tüm ameliyatlarda olduğu gibi hem genel anesteziye hem de ameliyata ait riskler mevcuttur. Obez hastalarda bunlara ek olarak obezitenin kendinden gelen riskleri de eklendiğinde obezite ameliyatları göreceli olarak normal bireylere göre biraz daha risklidir” şeklinde konuşan Prof. Dr. Ahmet Ziya Balta, açıklamasının devamında operasyonların mutlaka tam donanımlı bir merkezde ve yeterli eğitimleri almış deneyimli cerrahlar tarafından yapılmasının önemine vurgu yaptı.
Anestezi riski. Günümüzde anestezi yöntemleri ve teknolojik gelişmeler düşünüldüğünde obezite cerrahisi sırasında ölüm riski 10-20 bin ameliyatta 1 oranına görülmekte ve çok çok nadir sınıfındadır.
Ameliyat sonrası kanama. Obezite ameliyatlarından sonra %1,9-4,4 oranında olan ciddiyetine göre ikinci kez ameliyat gereksinimi oluşturan kanamalar görülmektedir. Kanama mide barsak sistemi içine olabileceği gibi karın içine de olabilir.
Kaçak. Ameliyatın şekline göre değişmekle birlikte %1-2 arasında kaçak karşımıza çıkabilir. Kaçak olmasından ziyade kaçağın erken tanınması önemlidir. Geç kalındığında hayatı tehdit edebilir. Erken tanı konan hastalarda doğru müdahaleler yapılarak sorun giderilmektedir.
Damar içi pıhtı oluşumu. Obezite ameliyatları sonrasında iki damar sisteminde pıhtı oluşumu tehlikelidir. Bunlar bacaklardaki derin toplar damarlar ve mide etrafında olan ve karaciğere giden damar sisteminde meydana gelen pıhtı oluşumudur. Genel olarak %1’den az görülmektedir. Bacaklardaki derin toplar damarlarda olan öncelikle kronik damar yetmezliği ile ciddi bacak problemlerine neden olacağı gibi pıhtı yerinden hareket ederse akciğere giderek (pulmoner emboli) solunum ve dolaşım problemlerine yol açabilir. Mide etrafı toplar damarlarda olan pıhtı ise (portal venöz tromboz) mide-barsak ve karaciğer fonksiyonlarını etkiler.
Ameliyat sonrası fıtık oluşumu. Gerek kesi yerlerinde gerekse özellikle bypass cerrahilerinde karın içinde fıtıklaşmalar görülebilir. Burada önemli olan fıtık içine giren barsakta tıkanma olmasıdır. Tıkanma olması durumunda karın ağrısı, bulantı, kusma ve büyük abdest yapamama şeklinde kendini gösterir. Tıkanma yoksa acil tedavi gerekmez iken tıkanma varlığında tedavi edilmezse hayatı tehdit edebilir.
Prof. Dr. Ahmet Ziya Balta açıklamasını şu sözlerle noktaladı: “Cerrahi yöntemler dahil olmak üzere, hangi zayıflama yöntemi olursa olsun diyete, egzersizlere ve yaşam biçimi değişikliklerine bağlı kalınmaz ise geri kilo alımı kaçınılmazdır.”
Yorum yaz
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.