TÜRK KARDİYOLOJİ DERNEĞİ’NDEN KALBE DOKUNAN PROJE
Yaptığı etkili farkındalık çalışmalarıyla birçok önemli projeyi hayata geçiren Türk Kardiyoloji Derneği, göğüs ağrısı olarak da bilinen ‘anjina’ semptomuna dikkat çekmek amacıyla “Kalbinden Mesaj Var” kampanyasını başlattı.
“Kalbinden Mesaj Var” projesi ile doktor-hasta iş birliğinin geliştirilerek, anjina bulgulu hastaların farkındalığının ve kontrol altındaki hasta sayısının arttırılmasını hedeflediklerini belirten Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, “Anjinalı hastalarımızdaki en önemli sorunumuz, bazı hastalarımızın hasta olduklarının farkında olmamaları. Basit bir ağrı olarak yorumladıkları bu durumda, kalpleri onlara bir uyarı vermeye çalışıyor ancak insanlar ‘birazdan geçer’ diyerek bunu göz ardı edebiliyorlar. Bu farkındalık hareketinin adına “Kalbinden Mesaj Var” dememizin çıkış noktası tam olarak bu sebeple” dedi.
Koroner Arter Hastalığı’nın da yer aldığı kardiyovasküler hastalıklar, dünyada ve Türkiye’de en önemli ölüm nedeni olarak biliniyor. Anjina ise koroner arter hastalığının en önemli belirtisi olmasına karşılık, bazı hastalar bu durumun farkında dahi olmadan hayatlarını sürdürmeye çalışıyor. Türk Kardiyoloji Derneği de Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kemal EROL, Genel Sekreter Prof. Dr. Cevat KIRMA ve Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bülent MUTLU’nun da katılımı ile ve Servier‘in koşulsuz katkılarıyla düzenlediği basın toplantısı ile “Kalbinden Mesaj Var” kampanyasını başlattı.
Avrupa ülkeleri arasında üst sıralardayız
Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol “Göğüs ağrısı olarak da bilinen ‘anjina’ Koroner Arter Hastalığı’nın en önemli semptomlarının başında geliyor. Koroner Arter Hastalığı’na bağlı ölüm oranlarında Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında üst sıralarda yer alıyor. Türkiye kronik hastalıklar ve risk faktörleri sıklığı çalışmasına göre 15 yaş üstü yetişkin bireylerde anjina (göğüs ağrısı) görülme sıklığı yüzde 4,2’dir. Son TÜİK verilerine ülkemizde 15 yaş üstü yaklaşık 64 milyon kişinin yaşadığını göz önünde bulundurursak, şu an için Türkiye’de yaklaşık 3 milyon anjina belirtisi olan hasta mevcut denilebilir” dedi.
Mustafa Kemal Erol şöyle devam etti: “Anjina; eforla, iş yapmakla ortaya çıkan, istirahatle geçen ezici, sıkıştırıcı ve yanıcı vasıfta göğüs ağrısı ile kendini gösterir. Nedeni, kalp damarlarındaki kritik daralmaya bağlı olarak yeterli kanın, dolayısıyla oksijenin kalbe ulaşamamasıdır. Yaşlılarda, kadınlarda, şeker hastalarında belirtiler bu kadar tipik olmayabilir. Bu da hastalığın tanısının vaktinde konamamasına sebebiyet verebilir. Aynı zamanda hastaların eforlarını, günlük hayatlarında yaptıkları işleri azaltmaları da bu şikayetleri maskeleyebilir.”
Hasta-hekim ilişkisi çok önemli
Hasta-hekim ilişkisine de vurgu yapan Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol şöyle devam etti: “Anjinanın tanısı tamamen hastanın şikayetlerine ve şikayetlerinin özelliklerinin sorgulanmasına bağlıdır. Dolayısıyla iyi bir hasta-hekim ilişkisi ile tanı rahatlıkla konulabilir. Ancak günlük pratikte yoğun poliklinikler, hastaya yeterli vakit ayrılamaması ve hasta bilincinin düşük olması nedeniyle bazen hastaların tanısı gözden kaçabiliyor. Bu proje ile amacımız, anjina belirtileri konusunda toplum seviyesinde bilinç düzeyini artırarak farkındalık yaratmaktır ve tanı konulan hasta sayısını yükseltmektir.”
Kış ayları ile pandemi dönemi, anjina riskini artırıyor
Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol sözlerine şöyle devam etti: “Pandemi döneminde yaptığımız araştırmalar gösterdi ki, ülke genelinde kalp krizi ile hastaneye başvuran hastaların sayısında yüzde 47 gibi önemli oranda bir azalma var. Bu oran kalp krizinin ağır formlarında yüzde 32 iken daha hafif formlarında yüzde 56 olarak gerçekleşmiş bulunuyor. Yani neredeyse kalp krizi geçiren hastaların yarısının hastaneye başvurmadığını görüyoruz. Anjinada da zaten toplumsal bir farkındalık eksikliği olduğu için, hastalar bu durumu tamamen göz ardı edebiliyor. Ancak eşlik eden kardiyovasküler hastalık varlığında, COVID-19 enfeksiyonu ciddi şekilde hastalık ve ölüm riskini artırıyor.”
Son olarak; “Kış aylarında soğukla birlikte anjina ve kalp krizi riskinin de arttığını biliyoruz. Çünkü soğuk hava damarlarda büzülmeye yol açar. Bu daralmadan koroner damarların da etkilenmesi sonucunda anjina ortaya çıkar. Buna şöyle basit bir örnek verebiliriz. Sıcak bir odada otururken dışarı çıktığımızda soğuk havanın yüzümüze çarpması ile yüzümüzdeki damarlar ve kalbimizdeki koroner damarlar refleks olarak spazm olur ve göğsümüzde anjina hissederiz. Yaşadığımız spazm da kalp krizi geçirmemize neden olabilir. Kışın soğuk havalarda kalp krizi sayısının artmasının nedenlerinden birisi de budur” dedi.
Yorum yaz
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.